Esra Ser
Dezenformasyon ve medyanın zorlu sınavı
“Gerçeğe ulaşmaya çabalamak geleceğe duyduğumuz umuttur..”
Günümüzde, bilgiye ulaşma hızının artmasıyla birlikte, dezenformasyonun da büyüyen bir tehdit haline geldiğini biliyoruz.. Dezenformasyon, bilinçli olarak yanıltıcı bilgilerin yayılması anlamına geliyor ve bu, medya sektörü üzerinde derin etkiler bırakmakta. Radyoda dinlediğim bir programla bu hafta dezenformasyonun basına olan etkilerini ve medyanın karşılaştığı zorluklardan gördüğüm duyduğum kadarıyla bahsetmek istedim.
Dezenformasyonun, tüm medya organlarına olan güveni zedeliyor. Okuyucular, haber kaynaklarına duydukları güveni kaybederler ve bu da medyanın temel güvenilirlik sorunlarıyla yüzleşmesini gerektirmekte. Sahte bilgilerin yayılması, toplumda kafa karışıklığına sebep olabiliyor ve okuyucular, gerçeği ayırt etmekte zorlanırken bir kısım okuyucu gerçek mi değil mi diye sorgulamadan yanlış bilgilere dayalı kararlar alıp bununla iş hayatı olsun özel hayat olsun büyük hataların içinde kendini bulabiliyor.
Toplumsal bölünmeler yaşanabiliyor bu en tehlikeli olanlardan. Dezenformasyon, toplum içinde ayrılıklara neden oluyor bunu sosyal medya hesapları destekleyerek kaos ortamı yaratmak isteyenler yanıltıcı bilgileri kullanarak farklı gruplar arasında kutuplaşmaya ve anlaşmazlıklara yol açıp sonucu yaralanma ve can kayıplarına varabilen sonuçlar doğurduğunu görebiliyoruz.
MEDYANIN ZORLU SINAVI:
Doğruluk Kontrolü olmazsa olmaz oldu. Medya kuruluşları, haberlerin doğruluğunu kontrol etme konusunda daha titiz olmalıdır. Doğruluk kontrolü süreçleri ve haber kaynakları çok daha dikkatli bir şekilde seçilmek zorunda elbette ama bunun yanında birde gerçekliği olan; Hız ve rekabet baskısı bilgiye hızlı erişim medya organlarını haberleri hızla yayma eğilimine itmekte bunun temel sebebi internet siteleri, sosyal medya hesaplarının kullanımında yapılan anlık paylaşımlar ile dağılımın yaygınlaşması. Bu durumda, doğruluk kontrolü bazen ihmal edilebiliyor ve dezenformasyonun yayılma riskini artırabilmekte.
Okuryazarlık eğitimi verilmek zorunda toplumu dezenformasyonla başa çıkmak için bilinçlendirmeli ve medya okuryazarlığı eğitimine daha fazla önem vermeli. Okuyuculara, haberleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirme becerisi ve bununla beraber okullarda çocuklara ve gençlere zorunlu olarak medya ve sosyal medya ile ilgili zorunlu dersler verilmek zorunda. Medyanın üzerine düşen sorunu ilk görüp yaşayan ve gerçekliği sorgulayan olarak bu konuyu gündemde tutmalı ve dijital ortamın çocuklar ile birlikte gündem olan akran zorbalığından tutunda, oyunlarda verilen subliminal mesajların algıları nasıl yanılttığı ve kargaşaya yol açtığını dehşete sürüklediğini görebiliyoruz.
Sosyal medya, mükemmel hayatlar ve vücut imajlarıyla dolu bir dünyayı göstererk, insanları kendi yaşamlarıyla kıyaslamaya sürekli birilerine benzeme isteği yaratarak zihin oyunları kurup düşük benlik saygısı, depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunlarına neden olabildiğini popüler olmaya çalışmayan uzmanlar gündeme getirmeye çalışıyor.
Sosyal İzolasyon derken bahsedilen sosyal medyanın paradoksal bir etkisinin sosyal izolasyonu artırmasıdır. Sanal dünyada yeterince "beğeni" veya "takipçi" alamayan insanlar, gerçek dünyada yalnız hissedebiliyor.
Sosyal medya, kişisel bilgilerin paylaşılmasını gerektirir. Ancak, bu bilgilerin kötü niyetli kişiler tarafından kullanılması, siber güvenlik tehditlerini artırabilir ve bireyleri güvenlik açısından tehlikeye atabilmekte ve bununla ilgili yasal olarak işleyen süreç çok fazla cevap verememekte maalesef …
Suç oranlarının artışı, maddi kaygıların yönünün değişimi, statü ve özel hayatlar üzerine söylenen yalanlar hayatımızı elimizden çalan kendimiz olurken aslında özgürlüğümüzü kendi elimiz ile kısıtlayıp anı yaşamanın hatıraları biriktirmenin hazzını unutup gidiyoruz..
Eleştirel düşünce sosyal medya, doğru ve dengeli bir şekilde kullanıldığında güçlü bir iletişim aracı olabilir. Ancak, görünmeyen zararlarını fark etmek ve bu zararları en aza indirmek için bireylerin bilinçli ve sorumlu bir şekilde yaklaşması sağlandığında unutmamalıyız ki, dijital dünyanı güzel olan ve birçok alanda sağladığı faydalar var.
Sonuç olarak, medyanın dezenformasyonla mücadelede önemli bir rolü vardır. Doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalarak, medya sektörü, toplumun güvenini yeniden kazanabilir ve dezenformasyonun yayılmasını engelleyebilir. Ayrıca, okuyucuların medya okuryazarlığı konusunda eğitilmesi, toplumun bu tür bilgi manipülasyonlarına karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olabilecek güç yazılı ve görsel medyadır.
“İyi gazeteciliğin ve iyi televizyonculuğun dünyayı daha iyi bir yer yapabileceğine inanıyorum.” Christina Amanpour
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.