Aysel Ateş Abdullazade

Aysel Ateş Abdullazade

Dibine vurmak hastalığı ve yapaylaşan duygular

Her şeyin dibine vurmayı, ölçüsünü kaçırmayı meziyet sayan bir toplumun bireyleriyiz artık. Güzelliği olduğu gibi yaşamak yerine, içini kazıyıp oymayı; doğal olanı sevmek yerine, yapay olanı övmeyi seçiyoruz. Güzellik artık sadelikte değil, aşırılıkta aranıyor. Oysa gerçek güzellik dengeyle, incelikle ve zarafetle var olur.

Ama biz ne yaptık?

Kalıcı oje yetmedi, tırnaklar kartal pençesine dönüştü.

Doğal dudaklar eksik sayıldı, elma büyüklüğünde, mimiksiz, şiş dudaklar başarıymış gibi sunuldu.

Obez kişiler için sağlık desteği yerine, estetikle şekillendirilmiş bedenler alkışlandı.

Yaşlanmayı yavaşlatan küçük dokunuşlar bile yetmedi, artık herkes yüzünü dondurmaya başladı.

Kim yaptı bunu?

Biz yaptık.

Sen yaptın, ben yaptım.

Ayşe yaptığını Merve'ye gösterdi, Sude hikâyeye ekledi, herkes beğendi.

Birimiz aynada kendinden memnun olmadı, diğerimiz onu överek körükledi.

Bir başkası, “Bu kadar estetikle bile güzel değil” dedi.

Ve böylece döngü başladı. Filtrelerle yüzümüzü, bedenimizi ve ruhumuzu şekillendirdik. Gerçeği utanılacak bir versiyon olarak görmeye başladık.

Gülümsemeler azaldı, çünkü mimikler botoksa yenildi.

İnsanlar hastalıkla değil, estetik arzuyla ameliyat masasına yatıyor.

Artık herkes olmak istediği biri olmaya çalışıyor, ama kimse kendisi kalmak istemiyor.

En acısı da, bu sadece fiziksel değişimle sınırlı kalmadı.

Duygularımızı da estetikleştirdik.

Doğal sohbetleri, ezberlenmiş cümlelerle; içten gelen kahkahaları, sosyal medya gülücükleriyle değiştirdik.

Orijinallik değerini yitirdi, taklit modaya dönüştü.

Peki ne yapmalı?

Kazıyıp boşalttığımız değerleri yeniden inşa etmeliyiz.

Dış görünüşten çok, iç dengeyi önemsemeliyiz.

Abartıdan değil, sadelikten güç almayı öğrenmeliyiz.

Filtrelerden arınıp, kendimize dürüstçe bakmalıyız.

Onayı dışarda değil, içimizde aramalıyız.

Çünkü gerçek güzellik hâlâ var.

Ama ne dudakta, ne tırnakta, ne bedende.

O güzellik; ölçüsünü aşmayan bir kalpte, samimi bir gülüşte ve doğallığını yitirmemiş bir ruhta gizli.

Önceki ve Sonraki Yazılar