Dr. Taner Akman
DUYGUSAL ENSEST
Duygusal ensest olayları fiziksel ensestten çok daha yaygındır; ancak duygusal ensestin üzerimizdeki etkisi fiziksel ensestinki kadar yıkıcı olabilir, çünkü o toplumun cinsel ensest üzerine koyduğu tabudan yoksundur, suçluluk ve utanç çok daha azdır ama yine de fark edilebilirdir.
Duygusal ensest, ebeveynlerden biri temel duygusal ilişkisini eşi yerine çocuklarından biriyle kurduğunda meydana gelir. Bu bir çocuğu dert ortağı, sırdaşı yapmak, çocukla bir arkadaş gibi konuşmak ve çocuğu destekleyici bir role sokmak şeklini alabilir. Bu daha çok bir evlilik bozulduğunda, bir ebeveyn evi terk ettiğinde ya da bir eş erken öldüğünde vuku bulur. Bir çocuğu dert ortağı, sırdaş edinmek ve ona bir arkadaş gibi davranmak ona zarar vermek için yeterlidir. Bu zarar, üstlenemeyeceği kadar ağır bir duygusal sorumluluk verilmiş olan çocuğun ebeveyninin beklentilerini asla karşılayamayacak olmasından kaynaklanır.
Buna ek olarak, çocuk ebeveynini zayıf ve yardıma muhtaç olarak algılayacaktır. Bu bir ömür boyu süren ve çocuğun kendi derin ve kalıcı yakın ilişkilerini oluşturmakta özgür olmasına izin vermeyen bir esaret ilişkisi olabilir. Özgür olamazlar çünkü; Çocuklar varoluşunun yarısını anneden yarısını babadan alır. Bunlar barış içinde olursa dengeli olur. Bu parçalardan birinin yok sayıldığı, tecrit edilmeye çalışıldığı bir şey söz konusu olduğunda iki bütünden biriyle varolmaya çalışır. Oysa her iki tarafa eşit ve bağlılıktadır. “Annem için bir şey yaparken babam için de bir şey yapmalıyım!” Ama bu durum ne mağduriyeti ortadan kaldırır ne de vefayı, sadakati göstererek durabilir ve herkes kaybeder!”
(Not: Aile dizimlerinde bir çocuğa bu şekilde dayanan, bel bağlayan bir ebeveynin geçmişte kendi ailesinde vuku bulmuş olayların sonucunda zayıf düştüğü görülmektedir. Örneğin; Babanın öksüz büyümesi, annenin genç yaşta anne kaybı gibi… Bunlar birer travmadır ve böyle durumlarda sevgi akışı kesilir. İlişkilerde karşılıklı faturalar kesilir, partnere yapılan haksız müdahale ile çocuklara bunlar miras bırakılır. Anne-babanın çocukluğa ait duyguları kendi çocuğunda devam eder.)
Çoğu vakada, danışanın o ebeveyne duyduğu sadakat bağı çok güçlü olduğundan, o kendini bu şekilde kurtarmaya epey direnir. Ancak, o bunun yetişkinlik ilişkilerinde nasıl karışıklıklar yarattığını gördüğünde direnç de yok olmaya başlar. Böyle vakalarda kullanılacak güçlü bir iyileştirici cümle şöyledir: “Ben sadece senin çocuğunum, sen büyüksün ben ise küçüğüm.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.