Pınar Yeşiltay Sevim
EĞİTİM 2023 VİZYONUNA DAİR
Bu hafta açıklanan Eğitim vizyonu herkesi heyecanladırdı ve umutlandırdı. Geleceğimizin teminatı dediğimiz çocuklarımız için en çok rahatsızlık duyduğumuz konuların başıda geliyor çünkü eğitimde sıklıkla yapılan değişiklikler ve güncellemeler. Her gün başka bir sınav sistemi ile yepyeni kurs ve öğretmen arayışında oluyor veliler. Çocuklarının, sistemin dışına kalmaması ve eğitimlerini istedikleri şekilde devam ettirmeleri için onlarca sınavdan yeterlilikle geçmeleri bekleniyor ki şüphesiz bu durum da hem öğrenci hem de ebeveynlerde ciddi bir baskı yaratıyor. Sınav kaygısı ile baş edemeyen öğrenci ve ebeveynlerde davranış bozukluğunun yaygın olarak görüldüğünü söylemek yanlış olmayacaktır.
Oysa unutulan bir gerçek var ki o da her çocuğun farlı şekillerde öğrendiği ve çocukluk dediğimiz dönemde eğitimden önce oyuna gereksinim duyduğudur. Yetişkinlerin kendilerini ifade etme ve rahatlama yolları nasıl farklı ise çocuğun da özerkleşme döneminde oyunlarla kendini ifade etmeye ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda sayın bakanın açıkladığı Eğitim 2023 vizyonunda örgün eğitimde teneffüs sürelerinin uzayıp, sosyal etkinliklerin arttırılacağı yönündeki açıklaması sevindirici ve umut vericidir.
Biliyoruz ki her bir çocuk dış görünüşleri bakımından birbirinden farklı olduğu gibi, bilişsel özellikleri bakımından da birbirinden farklıdır. Eğitim öğretim etkinlikleri farklı özelliklere sahip bireylere ulaşabildiği zaman başarılı olabilir. Bu da bireyi merkeze alan, çağdaş eğitim öğretim yaklaşımlarıyla gerçekleşebilir. Hocamızın dediği gibi “Öğretim sürecine giren her öğrenci bir bireydir ve farklı biyolojik yapılara sahip, farklı çevrelerden gelen öğrencilerin olaylara bakış açısı, yorumlayışı birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar öğrencilerin önceki yaşantıları, ilgileri, yetenekleri, öğrenme stili vb. birçok özelliğinden kaynaklanmaktadır (Açıkgöz, 1998).” Bu durumda çocukların ilgi ve yeteneklerinin belirlenmesi ve öğrenme modellerinin bu ilgi ve yetenekler doğrultusunda geliştirilmesi anlamlı olacaktır. Bu noktada çoklu zeka kuramını dikkate alan bir yaklaşımın benimsenerek her çocuğun biricik ve tek oluşuna göre hareket edilmesi zannımca ulusal gelişmişlik düzeyimizi arttıracak yegane formüldür. Elbette burada çoklu zeka kuramını bilen, farklı disiplinleri entegre edebilen, öğrenme modellerine göre hazırlanacak müfredatları uygulayabilecek, ilgi ve yetenek ekseninde çocukları tahlil edebilecek yeterlilikte öğretmenlerin istihdam edilmesi ile bu sistem beslenip güçlenebilir. Buradan da anlaşıldığı gibi reformu sistem üzerinden ne kadar yaparsak yapalım öğretmen yeterliliği ve öğretmen dinamiği değişmeden gelişme göstermek mümkün değildir. Bir çok öğretmen için hayatlarına dokunacak değişiklikler içeren eğitim 2023 vizyonundaki motive edici faktörlerin öğretmenlerde olumlu bir algı ve mücadele ruhu yaratmasını temenni ediyorum.
Bir de; ben şahsım adına okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesinin yanında bir okul öncesi eğitimde iyileştirme ve standardizasyon beklentisi içindeydim. Bireyin yaşamının şekillendiği ve tüm yaşamını etkilediği dönem olan okul öncesi evrede, öğretmenlere yönelik standart bir iyileştirme ve pedagojik destekle sürecin daha anlamlı kılınabileceği kanaatindeyim. Biliyorum ki çocukluk çağı bireyin anavatanı ve sağlıklı bir vatanda büyümek için okul öncesi eğitim şart. En verimli toprakları işleyecek olan okul öncesi öğretmenlerinin ayrı bir yasal düzenleme ile ele alınması can-ı gönülden talebimdir.
Umut verici vizyonun, umut verici sonuçlarını görmek dileği ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.