Ali EYCE
FİTRE VE ZEKAT SAHTEKARLARINA DİKKAT!
Ramazan ayında en yoğunlukta yaşadığımız şey, fitre ve zekâtımızı vererek, malımızın oranı belli oranını bağışlayarak, ihtiyacı olan insanların ihtiyaçlarını gidermek.
Amaç eşitlik içinde de olsa, yaşanabilir bir dünya yaratmak.
Fitre ve zekâtlarınızı bir kurum, sivil toplum kuruluşu aracılığıyla veriyorsanız, içiniz rahat olsun.
İhtiyacı olan insanlar oralarda kayıtlı, biliniyor.
Fitreniz ve zekâtınızın gerçekten ihtiyaç sahibi insanlara gidecektir ve yaşanabilir dünya oluşacaktır.
Ama fitre ve zekâtınızı “İhtiyaç sahibi birisini tanıyorum, ihtiyaç sahiplerini tanıyorum, zekanı, fitreni bana verirsen ulaştırırım’ diyerek simsarlık yapanlara dikkat.
Fitrenizi nasılsa verdiniz, zekâtınızı nasılsa verdiniz, gerisi onun günahı, onun problemi demekte sizi kurtarmaz.
Fitrenin ve zekâtın doğru elden, doğru şekilde ve ihtiyaç sahibi insanlara ulaştığına emin olmak zorundasınız.
Yoksa fitreniz fitre, zekâtınız zekât olmaz.
Kendi tercihlerinizi kullanarak zekâtınızı ve fitrenizi, ihtiyaçlı olduğunu bildiğiniz birisine vermek en doğal ve emin olanı.
Yine çeşitli kurum veya sivil toplum örgütleri aracılıyla kayıtlı şekilde bağış yaparak vermek yine en doğal ve emin olanı.
Bu iki yol dururken, tatlı diline, akıl oyunlarına kanarak, ihtiyaç sahiplerine ulaşması gereken zekâtınızı, fitrenizi, birilerinin cebinde birikim olmasına neden oluyorsanız, bilerek veya bilmeyerek, bunun da sonuçları hem bu dünya da, hem öbür dünya da var.
Şeytanın dünyada olduğunu, gezdiğini, insanları kullandığını, onların içlerine girip, onlara olmadık şeyler yaptırdığına inanan bir Müslümanın da, fikre ve zekâtını verirken dikkat etmesi gerekir.
Bu tür insanların varlığı, bu tür insanlara inananların varlığı fitrenin ve zekâtın yerine ulaşmasını engellediği gibi, yaşanabilir bir dünyayı da yok eder.
Fitre ve zekâtınız ihtiyaç sahibinin sizdeki emanetidir.
O emaneti ona ulaştırmakta sizin sorumluluğunuzdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.