Çevrenize baktığınızda çeşit çeşit arkadaşınız, dostunuz var değil mi? İyisi, kötüsü, tatlı su balığı ve daha nicesi... Ama hepsi yanınızda durur. Daha doğrusu yanınızda durur gibi yaparlar. İyi günde geleni, kötüsünde toz olanı. Kötü günde asla asla sokulmayanını mı ararsınız? Yoksa kötü zamanınıza için için sevineni mi ararsınız?  Bol bol...Çeşit çeşitler...

Peki hem iyi günde hem kötü günde yanınızda olanlar kim, keşfedebildiniz mi? Keşfettiyseniz iyi. Çünkü keşfetmiş olmanız da bir farkındalıktır. Ve iyi bir şeydir. Karşınızda mış gibi yapanı değil, gerçekten yanınızda olanı farketmiş olmanızdan bahsediyorum. Ve tabi kendinizi farketmiş olmanızdan da bahsediyorum....

Siz farketmediniz diye ''salak değilsiniz''i daha önceki yazımda anlatmıştım. Asıl bunun böyle olmadığını anlaması gereken siz değilsiniz, diğerleri.  Siz sadece incitmemek için incinendiniz.

Onun içindir ki bazen sadece okumakla, okulla olmuyor. Önce yürekten okumalı hayatı. Cahillik okumakla geçseydi, çevremizde bilgeler kaynıyor olurdu...  E dünyanın hali nedir öyleyse?....

Kime, neye veya hangi duruma empati yaparsanız yapın karşınızdaki kişiyi, olayı anlayabilmek ne önemli.... Empati bütün sorunları çözer, bütün kapıları açar. Bütün acıları süzer.  Empati o kadar muhteşem bir şeydir. 

Empati için ordinaryus profesör olmaya gerek yok diyorum yani. Sadece yürek lazım. Yürekten gelmesi lazım. Yürekten gelmesi için yürekten hissetmek lazım.

Kendi dışındaki dünyayı anlamak için, kendi içindeki dünyayı anlamak gerek.

Ne güzel bir söz ''kendi dışındaki dünyayı bilmeyene cahil, kendi içindeki dünyayı bilmeyene gafil denir. Ben de diyorum ki tarafınızı seçin. Ama iyilikten yana olanı ...

Yürekten yaşamak için yürekten geleni seçin.  Çünkü kader, gayrete aşıktır.  Ha gayret...