Gazzeli Bir Annenin Mektubu

Bugün kalemi elime Gazzeli bir anne olarak alıyorum. İçim buruk, gözlerim dolu, nefesim ise soluksuz.

Gazze’de yaşayan bir anne olarak, enkazların arasında dolaşıyor, bombaların isabet ettiği evlatlarımın cansız bedenlerini arıyorum.

Gözümde yaş, kalbimde hak, dilimde dua var. Belki bulurum diye feryat ediyorum.

O anda, on yaşlarında bir çocuk ilişiyor gözüme. Yıkılmış evinin önüne geçmiş, üstü başı toz toprak içinde, ağlıyor. Yanına yaklaşıp “Ne oldu?” demeye dilim varmıyor.

Kollarımın arasına alıp sımsıkı sarılıyorum. Elinde Kur’an-ı Kerim, gözünde yaş.

O, tekbir getirerek boynuma sarılıyor.

“Bütün ailemi, akrabalarımı kaybettim. Kimsem kalmadı” deyince, dünyanın hiçlik içindeki ibretliği geliyor aklıma.

Bu gidiş nereye?

Filistinlilerin yaşadığı bu zulmü izleyen dünya, yer yarılınca mı ses çıkaracak?

Ben çocuklarımın cansız bedenini çuvala koyarken, diğer çocukların açlıktan ağlayarak vefat ettiğini gördükçe, dünyanın bu katliama sessiz kalışını anlamıyorum.

Gaflet ve dalâlet içinde bizi kör kuyuya atanlara, katliamımıza ses çıkarmayanlara, seyirci olan dünyaya sesleniyorum: Utanın!

Bizler bu dünyadan şehit olarak gideceğiz. Davamız belli, yolumuz belli.

Ama asıl sizler. Bizim içimiz yanarken susan sizler, gün gelecek bunun hesabını vereceksiniz.

Kim bilir… Belki yarın, belki yarından da yakın.

Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar