Ali EYCE
Gece yağmur fırtına gündüz 45 derece sıcaklık!
Akşam saati balkonda sıcaktan bunalmış vaziyette oturuyorum.
Balkonumdaki çiçeklerin de benim gibi sıcaktan bunaldığını düşünerek onlara küçük yağmur sulaması yapıyorum, elimdeki fısfıs ile.
Gündüzün sıcaklığını yeterince aldığım için olsa gerek akşamın düşen ısısı bile bana çok sıcak mı sıcak geliyordu.
Ferahlatıcı yiyecek bir şeyler düşünürken, fısfıs ile bir çiçeğe atıyorum bir de kendime.
Kendime yaptığımda ne kadar rahatlıyorsan, çiçek ne kadar rahatlıyor tahmin ediyorum.
Derken bir ses!
Gök gürültüsü gibi!
Temmuz’un 6’sı!
Dışarıda bir kaza, bir patlama olduğunu düşündüm.
Baktım dışarıda olağanüstü bir şey yok.
İnsanlar benim gibi bunalmış vaziyette, serinleme imkanı olmasa da hareket etmeme ihtimaline karşı evlerine doğru gidiyorlar.
Derken bir gürültü daha!
Kafamı saldırdım gökyüzünden mi geliyor diye şüphelenerek!
Temmuz’un 6’sı.
Derken bir anda gökyüzünden sular akmaya başladı.
Derken bir rüzgar, derken fırtına, derken bardaktan boşalırcasına yağmur vs.
Şaka gibi!
Kafamı balkondan uzattım yağan yağmur damlalarını hissetmek için.
Hani deli demeseler, çekip de sosyal medyaya koyacaklarını bilmesem dışarı mayomla çıkıp, dans edesim geldi.
Yağmur zor tuttu kendini, ben de zor tuttum kendimi.
Bir iki saat sürdü ama güzel sürdü.
Yazın ortasında, hem de tam ortasında kışı özledin mi diye sordu yağmur!
Özledim dedim!
Neyse geçti, gitti, bitti!
Şimdi mi?
45 derece de kavruluyoruz!
‘Akşam ne güzeldi’ diyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.