Eylül Ayça Karakuş
Geçmişine, Geçemeyişine Saygılarımla
Ne çok sebebim vardı ondan gitmek için oysa...
Ne zaman gitmek için arkama bakmadan topuklamak istesem, olduğum yere yığılıyor güçsüzce yenilmişliğimi izliyordum. İçimde büyüyen acizliğim bana karşı meydan okurken ben ise susmayan çığlığıma feryadımla ağıt yakıyordum.
Ah ne acı, ne acı... Duyulmaz o feryadımın içinde dirhem dirhem ölmek.
Bir gün gitmek için sevmezdi insan bir başkasını, değil mi? Yedi milyar insandan sadece bir tek ben değildim herhalde sevdiğimden gitmek isteyen. Daha doğrusu gitmek zorunda kalan. Hemde o iyi olsun diye... O üzülmesin diye bile bile kendi canını yakmak benim gibi kaç aptala nasip olurdu ki?
O mutlu olsun diye yaşadıklarını yok saymanın hakkını benim gibi kaç kişi hakkıyla verebilirdi ki?
Ne çok cevapsız soruların kahramanıyım yine...Anlatamadığım, anlaşılmak için yıllarımı verdiğim ne çok birikmiş anlarım var. Sanki şeytanın bacağını kırıp kaçabilsem her şey yoluna girecek. Acım dinecek, yaşadıklarım unutulacak gibi...
Sigaranın acı zehri boğazımı delip geçerken sabahın ilk ışıkları doğuyor pencereme.
Ahhh be aptal sevgili; bugün de yine pencere kenarında etmişsin sabahı, diye mırıldanırken buldum kendimi. Her gece aynı teraneyle geçiyorum penceremin önüne. Kaç kupa bardak çay derdime ortak oluyor bilmem. Art arda içtiğim sigaranın izmaritlerini pencereden aşağıya atarken kim bilir kaldırımda yürüyen kaç kişinin küfrünü yiyorum onu da bilmiyorum. Gerçi bir önemi yok ya, olsun yine de küfür dokunuyor işte insan olan insana...
Peki benim onun için ettiğim küfürler ne oluyor, ona dokunmuyor mu sahiden? Gelmişini geçmişini, geçemeyişini diyerek başladığım ağız dolusu ettiğim küfürler ona dokunmuyor mu? Aklım almıyor bu denli hissiz oluşunu, vicdanım kabul etmiyor yaşanılanları silip çöpe atmasını. Bana yaptıklarını kabullenemedikçe sahipsiz bir kedi misali hissediyorum kendimi. Sevdiğim, emek verdiğim, zamanımı ömrüne hediye ettiğim, gözümden sakındığım sevgili bu olamaz diye diye yiyip bitiriyorum kendimi. Akıl ruh sağlığımın beni terk ettiğini düşünerek aç karnıma aldırmadan bir sigara daha yakarken yüreğimin zehri geliyor dilime. Kahrolası lanet sigara diyecekken inadına inadına çekiyorum o zehri ciğerlerime. Beni bugünlerde hiç yalnız bırakmayan şarkılarımın hatırına sonuna kadar içiyorum sigaramı. Sevgilinin terk edişiyle durmayan kalbimi sigara mı alacak yahu... Boş laf bunların hepsi boş laf!
Üzerime sinen gecenin sisiyle birlikte yatağıma boylu boyunca uzanıyorum. Sanki iki dakika önce kalkmış yatağımdan gibi kokusu geliyor burnuma. Uyumak istiyorum, sadece sonsuza kadar uyumak... Gözlerimi kapatırken sesi çınlıyor kulaklarımda. Bu kahpe hayatın benimle alıp veremediği ne diye ana avrat söverken uykuya dalıyorum.
Sayısız küfürleri ederken birini de duymadın be vicdansız?
İnsan olan insana dokunur edilen küfürler demiştim. Hadi ettiğim küfürlerin hatırına çık gel bu gece!
Geçmişine, geçemeyişine saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.