Ali EYCE
GENÇ BİR AVUKAT ÖLMÜŞ!
2012 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
2018 yılında ölümüyle bütün hukuk camiasını üzdü.
Herkesi kafasında ve gönlünde bir hesabın içine de soktu.
Bir avukat öldü, öldürülmedi, kendi öldü, işleri kötü gitti diye, kazanamadı diye, ödemesi gerekenleri ödeyemedi diye öldü.
Bir avukat öldü, 15 milyonluk İstanbul’un içinde 40 bin avukattan birisi olarak.
Doğuştan değil, büyürken değil, sadece okumak için gelip sevdiği İstanbul’da öldü.
Çok sevdi İstanbul’u.
Okul bitince sevdiği yerde nefes almak ve yaşamak istedi.
Seyrettiği İstanbul Boğazının derinliklerine bakarak çayını içmek, akşam olduğunda İstiklal Caddesi’nden yavaşça geçmek, Pier Loti Tepesi’nde oturarak geceyi karşılamak istedi.
Dönmedi memleketi Tarsus’a, onu sevenlere.
Çok sevdiği Toroslara, iyi avukat olduğunu gösterebilmek için, para kazanabilmek için gitmedi. Oturduğu yerde hesap yaptı, gittiği adliyede hesapların üzerine yattı.
Avukatlık güzeldir ama parasız çekilmez derler ya çekemeye başladı mesleğini. Hele bir de parayla yüzen avukatların yaşantılarını gördükçe daha içerlendi belki de.
Çok şey biliyorum ama hiçbir şey kazanıyorum dedi belki de.
Bir çıkış aradı belki kendisi için 40 bin Avukatın içinde.
Bir destek aradı belki kendisine 15 milyon İstanbullunun içinde.
Ama çözümü bulamadı.
Çok sevdiği, arada tatile gittiği Toroslara da ‘Ben geri döndüm, dönmek zorunda kaldım, İstanbul’u yenemedim, İstanbul beni yendi’ de diyemedi.
Bir genç avukat öldü.
O genç avukat öldü.
Herkes çok üzüldü, hukukçular ise biraz daha çok üzüldü.
İzmir Barosu Başkanlığı’na aday olan, yıllarca avukatların yetişmesi için üniversitelerde hocalık yapan Prof. Dr. Avukat Muhammet Özekes bu üzüntüyü en derin hissedenlerden birisi oldu.
Sadece genç meslektaşı değil, yetiştirdiği öğrencilerden birisi olarak düşünde onu ve bütün meslektaşları adanı özür dileyerek başladı sözlerine:
ÖZÜR DİLİYORUZ…
Parça parça tükeniyoruz…
Önce hukuka saygı kayboldu, sonra hukuk ayak bağı olarak görüldü,
Hukuk güce hizmet etmezse anlamsızlaştırıldı
Savunmanın sesi kısıldı, avukat dövüldü, avukat öldürüldü,
Sonunda kendi varlıklarımızdan vazgeçer hale geldik.
Hiçbirimiz kusursuz değiliz ve hepimiz sorumluyuz.
Özür diliyoruz Sevgili Av. Gökhan Vural Arı….
Rahmetle anıyor ve son olmasını diliyorum.
Kavga ve ayrışmanın, çare üretememenin aczinin gençleri tüketmesine izin vermeyelim,
Birleşecek çok şeyimiz var; yoksa sıra sıra tükeneceğiz...
…
O genç avukatın ölümünden çıkacak ders bütün hukukçulara ait.
Hukuku, adaleti, eşitliği savunduğunuz dünya düzleminde, meslek olarak tercih ettiğiniz avukatlık mesleğini kapitalist sistemine kurban mı ediyorsunuz ?
Biraz daha fazla kazanmanın hırsıyla, adaletsizliğe, eşitsizliğe, hukuksuzluğa mı neden oluyorsunuz?
Bir düşünün..
Ya birleşerek, genç avukatlara sahip çıkarak, onlara hayatta kalmaları için maddi ve manevi imkan tanıyarak mesleğinizin onuruyla yaşamaya devam edersiniz, ya da kazandığınız çoklarla yok ettiğiniz mesleğinizin, meslektaşlarınızın acısını yaşarsınız.
Hukuku yaşayan ve yazan gazeteci - yazar olarak bende kendi adıma senden özür diliyorum
Avukat Gökhan Vural Arı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.