Ali EYCE
Gururumuz #BizimÇocuklar
Geçmişten günler aklıma geldi dün gece uzun uzun düşünürken.
En son ney bu kadar beni heyecanlandırmış, gururlandırmış, sesimin kısılmasına neden olmuştu.
Hatırladım, yıl 2002 Japonya ve Kore’nin birlikte organize ettiği Dünya Şampiyonasıydı.
Saat farkından dolayı maçlar ya sabahın erken saatinde, ya da tam iş saatin ortasında, öğlenleri oynanıyordu.
O zamanlar adliye koridorlarından gazetecilik yaparak çalışırken aynı zamanda milli takımımızın maçlarını izlemek zor oluyordu.
Çalışmak mı, izlemek mi?
O dönemin değerli hakimleri bir karar aldılar ve maç saatinde duruşmalara iki saat ara verilmesine karar verdiler.
Yani maç saati dava yok, duruşma yok, sanık yok, mağdur yok.
Hepimiz Türkiye Milli Takımının doğal tarafları olarak bulduğumuz en yakın televizyon ekranını karşısına geçiyorduk.
O heyecanımız Türkiye Milli Takımı’nın Dünya 3. Olmasıyla bir başka da gurur almıştı.
Aradan 22 yıl geçtikten sonra dün gece de aynısı yaşadık, aynısını yaşattı Türkiye Milli Takımı, #BizimÇocuklar!
Avrupa Şampiyonası’nın ilk günlerini hatırlayan, şampiyona gidebilmek için eleme grup içinde yaptığımız mücadelede, ‘Gidemeyiz, gitmemiz zor, gitsek de ne olur ki?’ düşüncesinin yoğunluğunu.
#BizimÇocuklar, o gruplardan çıktı ve Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı.
Sonra başladı, ‘şampiyona gurubundan çıkmamız zor, çıksak da ne olur, çıkamayız’ düşünceleri.
Orada da iki maçı alıp gurup lideri Portekiz’le birlikte gruptan çıkıp, son 16 takım arasına girmeyi başardı #BizimÇocuklar!
Derken son 16 da eşleştiğimiz takım şampiyonanın favori gösterilen takımı Avusturya oldu.
‘Zor’ dendi, ‘Az yesek bari’ dendi, ‘Bitti’ dendi ulu orta konuşup, sözüm ona spor otoritesi olup, #BizimÇocuklara güvenmek yerine güvensizlik aşılamak isteyenlerden.
Öyle bir maç oldu ki o maç, Avrupa’nın son 8 takımı arasına girmeyi, Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final maçı oynamaya hak kazandık.
Rakibimizi Hollanda oldu.
Milli maçlar öncesi klasikleşen aynı konuşmalar, aynı tahminler, aynı güvensizlikler ve aynı eksik görmeler.
Çıktılar sahaya #BizimÇocuklar, aslanlar gibi oynadılar, eze eze, rakibine sahayı dar ede ede, ilk golü atarak, ilk yarıyı önde bitirerek.
Dahası olur muydu?
Olması için bir şans lazımdı.
Altın çocuğumuz Arda Güler’in kullandığı frikiğin direkten patlamasının şansızlık dışında bir karşılığı yoktu.
Barış Alper’in kaleye attığı, kalecinin orasına burasına çarparak kaleye girmeyen topun şansızlık dışında bir karşılığı yoktu.
#BizimÇocuklar maçı 2,1 kaybetti ama 85 Milyon Türkiye’nin, 185 milyon Türklerin kalbinde çok büyük bir gurur bıraktı.
Sadece gurur mu, Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki futbol organizasyonlarında Dünya’nın ne kadar iyi bir takım olduğumuzu da perçinlediler.
Milli maç heyecanını es geçiyorum, Avrupa şampiyonasında Türkiye Milli Takımı gibi aktif, hareketli, aksiyonlu, heyecan veren, teknik oynayan, organizasyonlu bir takım var o da İspanya!
Diğer takımların oyunlarını küçümsemek değil bir tespit, futbol adına gol dışında, o da bir tane dışında hiçbir seyri olmayan maçlara sahne oluyorlar.
Doksan dakika varlık gösteremeyen, üstüne otuz dakika daha gol gösteremeyen, ardından da penaltılarla maçı alan takımların denkliği güçlerinde değil, oynadıkları oyunların vasatlığından.
O yüzden Türkiye Milli Takımı’yla dün gece gururlandık!
Gururumuzsunuz!
#BizimÇocuklar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.