Eylül Ayça Karakuş
Hayatın dönüm noktası
Herkesin hayatında bir dönüm noktası illa ki vardır. Dönüm noktaları çoğu zaman kırılmaları da beraberinde getirir. Peki böyle zamanlarda neler yapmalıyız diye hep sormuşumdur kendime...
Hayatı yorumlamak, bir fotoğrafı yorumlamak...
Sanırım hayatın en zor kısmı yaşama dair birçok şeyi yorumlamak, yorumlayabilmek... Hepimiz şiir gibi bir hayat istiyoruz ama hiç kimse şiirin bir satırını bile yazmak için kalemini oynatmıyor.
Hayatı yorumlamaktan kastım da tam bu işte. Günümüzde herkes eksik olan şeyin neden olduğunu biliyor ama nedense kimse o eksiği tamamlamak için kılını kıpırdatmıyor. En başta kişi kendini tanımıyor. Aynaya baktığında gördüğü yansımayı dahi yorumlayamıyor.
Daha önce almış olduğum bir eğitimde hocam şöyle bir soru sormuştu:
Sen kimsin?
Basit bir soru gibi görünüyor olsa da aslında cevabı çok derin. Öyle bir cümleyle cevaplandırılacak bir soru değil.
Sahi ben kimim?
O gün eğitimdeyken de bu sorunun cevabını hemen verememiştim. Eğitimdeki diğer arkadaşlarım kendilerince cevaplar vermişlerdi ama herkesin cevabı birbirine çok yakındı.
O gün, bu gündür neredeyse her gün kim olduğumun cevabını iç dünyamda hep aradım. Aynaya baktığımda, gördüğüm suretin dışında bir başka beni sorgulamaktan hiç çekinmedim. Zamanla anladım ki kendimi ararken hayatı da yorumlamayı öğrendim. İyi ki öğrendim...
Herkesin yaşamında bir dönüm noktası vardır. Herkesin kendini bulduğu bir yaşı vardır. Kimileri de yetmişe merdiven dayamıştır ama hala bir kimlik oluşturamamıştır.
Hayatı boyunca kendi değerlerini var edememiştir. Dünyaya öylesine gelmiş, öylesine yaşıyordur. Böylesi insanlık için ne büyük bir kayıp!
İnsanoğlu yaşamı boyunca bir kez olsun “Ben kimim?” diye sorabilmeli kendine... Tüm samimiyeti ve cesaretiyle kim olduğunu cevaplayabilmeli.
Sahi, sen kimsin?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.