Ali EYCE
HEMŞERİCİLİK YİNE HORTLADI!
Günümüzün hastalığı : ‘Hemşericilik’
Hıyar ve domates tarlasının içinde iyisi de çıkar, kötüsü de ama iş tarlanın konumuna gelince herkes iyi.
Sanki!
Hemşericilik oyunlarını oldum olası sevmemişimdir.
Doğduğun yerle, yaşadığın yerle, kültürünü taşıdığın yeri unutmamam, onun bilmen, onunla gurur duyman ayrı bir konu.
‘Aslını inkâr eden bizden değildir’ derler ama aslını melek görmek anlamında, başkasını kötü görmek maksadıyla söylenmemiştir.
Hemşericiliğin hortlaması ise her 5 yılda bir artık alıştığımız bir durum.
Malum önümüzde 2023 ve 2024 yılları var.
2023’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri, 2024 ise Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği seçimleri. Hatta araya bir de muhtar seçimlerini koyarsak, önümüzdeki yıllar bol seçimli yıllar.
İşte bu da hemşericiliğin yeniden hortlamasının temel nedeni.
Daha önce de söylemiştim, 7 asil, 3 yedek, 3 denetim üyesiyle her hangi bir şeyin üzerine hemşericilik derneği kurmak çok kolay.
Kimse size, oralı olanların kaçı üye, salt çoğunluk sizin üyeniz mi diye sormaz.
Siz 7 artı 3 artı 3 sistemini bir ilin, ilçenin, yörenin adı üzerine kurdunuz mu derneğinizi, geride kalan ve dernekten bir haberdar olan 9 bin 999 kişi kimsenin umurunda değil.
O ilin, ilçenin, yörenin ileri gelenleri bu 13 kişi, bilmişleri bu 13 kişi, kanaat önderleri bu 13 kişi, 9 bin 999 kişiyi temsil eden bu 13 kişi.
Şaka gibi ama gerçek vaziyet bul.
Bir dönem öz, hakiki, en hakiki turizm firmaları gibi hemşericilik derneklerinin sayısı da artar, öz, hakiki, en hakiki gibi.
Dünya ve özellikle de Avrupa, demokratik ülkelerde Sivil Toplum Kuruluşlarının toplumdaki öneminden bahsederken bunu kast etmediği kesin.
Bu bize mahsus salt azınlık!
Yeri geldi mi evrensellik içeren Müslümanız, kardeşiz, vatanseveriz, milliyetçiyiz, bayrak severiz nidaları atmasını çok severiz ama yersiz şekilde de oralı, buralı, şuralı olduğumuz için kendimizi ve küçük çevremizi farkındalık yaratacak şekilde görüp, çoğunluğun üzerinden nemalanmaya çalışırız.
Hele ki seçim döneminde!
O 13 kişi, masaya bir hemşerilerini oturturlar, onu destekliyor gibi dururlar, sanki 9 bin 999 hemşerilerinin de onu desteklediği izlenimi yaratmaya çalışırlar.
Aynı şehirde doğmak, aynı kültürü taşımak veya yaşamış olmak kimseyi ne iyi yapar, ne de kötü yapar.
Ama iyi insan olmak, insanları dil, din, ırk, hele ki coğrafi farklılıklarından dolayı ayırmamaktır.
İyi insan olmak, sevgiyi de, saygıyı da evrenselleştirebilmektir.
İyi insan olmak, ‘Yılana’ bizin oranın yılanı dememektir!
İyi insan olmak, ‘Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın’ dememektir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.