Serap AKYOL AKSÜYEK
HERKESİN İLETİŞİM DİLİ FARKLI…
İster iş yaşamında, ister özel hayatlarımızda kişiler arası yaşanan problemlere ve çıkan sorunlara baktığımızda, hepsinin temelinde iletişim kaynaklı yanlışlar olduğunu görüyoruz. Birbirini dinlemeyen, bu nedenle anlamayan, dinleyip anlasa dahi, aynı dille yaklaşım göstermeyen kişilerin anlaşması elbette çok kolay değil. Hele ki kişilerin iletişim dili radikal farklılıklar gösteriyorsa bu neredeyse imkansız…
İletişim dili dendiğinde akla ilk gelen konuştuğumuz dil olsa da, burada kastedilmek istenen; kişinin iletişim kurma tarzı, konuşma, anlama ve tepki geliştirmedeki deneyimsel ve duygusal eşikleri. Tüm bunlar kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterdiğinden, herkesle iyi bir iletişim kurmanın anahtarı; karşımızdaki kişinin iletişim dilini çözmek ve bu dile göre bir yaklaşım göstermekten geçiyor. Diğer bir ifadeyle eskilerin çok da doğru deyimiyle “nabza göre şerbet vermek” oluyor bu…
Her insanın doğduğu yer, aldığı eğitim, büyüdüğü –yetiştiği çevre kişiler arasında büyük farklılıklar yaratırken, bu etkiler aynı zamanda hepimizde farklı bir anlama, ifade etme ve tepki verme biçimi de oluşturmakta. Sözcük ve deneyim ilişkisinde belirttiğimiz gibi, her bireyin bir sözcüğe, bir yaklaşıma, uyarı veya iyi niyetli bir nasihata vereceği tepkiler bu yüzden birbirinden çok farklı. Burada kilit nokta ise karşımızdaki kişilerin beklentileriyle doğru yönde iletişim kurmaktan geçiyor. Diğer bir ifadeyle iletişim sırasında bize göre gösterdiğimiz doğru yaklaşım, herkeste aynı etkiyi yaratmamakla birlikte, bazen tepki almamıza da neden olabiliyor.
İletişim dilini anlamak
İş yerimizde ya da dostluklarımızda sürekli birbirimizi yanlış anladığımız veya anlaşamadığımız kişileri düşünelim. Bu anlaşmazlık eğer art niyet yoksa neden kaynaklanmaktadır? Cevabı çok basit, kullanılan iletişim dili taraflardan birinin kullandığı ve anladığı dil değildir. Bu bize yaklaşımın yanlış olduğunu gösterir. Dolayısıyla süreç, yanlış anlamaya ve kesintiye uğramaya çok müsaittir.
Karşımızdaki kişinin yaklaşımımızdan hoşlanmadığını birçok şekilde anlayabiliriz. İletişim yüzyüze gerçekleşiyorsa ve iletişim kurulan kişi bizimle aynı fikirde değilse, bedensel olarak duruşunda geri çekilme, ellerini birleştirip savunma, ayaklarını sallayarak veya kapatarak konudan uzaklaşma, başını kaldırıp yüksekten bakarak konuya katılmadığını ifade etme gibi birçok hareket gözlenir. Bununla birlikte hepsinden önemlisi, karşınızdaki kişi size katılmıyorsa bunu zaten siz anlarsınız, katılmadığını en uygun kelimeleri seçerek, olumlu bir şekilde ifade etse bile anlarsınız. Bu bilgi bizim için son derece önemli, zira böyle bir farkındalık iletişim dilimizi ve yaklaşımımızı değiştirerek anlaşma konusunda bize yeni bir fırsat veriyor. Yapılması gereken izlediğimiz yöntem, tutum, davranış ve belki ses tonumuzu değiştirerek yeniden denemek, karşımızdaki kişinin hoşuna gidecek, eğilimlerine cevap verecek biçimde davranmak.
Bazı kişilerin iletişim dili direktir, açık net bir şekilde istenen, düşünülen söylensin isterler. Bu nedenle güzel sözcüklerle motive ederek bağ kurma ve süreci yönetme yaklaşımı her zaman olumlu sonuç vermeyebilir. Bu kişileri imalarla, dolaylı bir dil kullanarak harekete geçirmeye çalışmakrahatsızlık uyandırabileceğinden, düşüncemizi net bir şekilde, olduğu gibi, yan yollara sapmadan paylaşmak en doğru yöntem olabilir. Böyle bir yaklaşım, karşımızdaki kişinin konuya bakış açısını da değiştirebilir. Bunun tam tersi direkt yaklaşımdan hoşlanmayan, yanlışlarının direkt yüzüne vurulmasını istemeyen, bunun yerine daha fazla onanmaya ve teşviğe ihtiyacı olan kişiler de vardır. Bireyler arasındaki bu farklılık anlaşıldığı ve doğru bir dille yönetildiği takdirde hayatın her alanında başarının bizimle olacağını söylemek yanlış olmaz öyle değil mi? Sağlıklı tüm ilişkilerin temelinde birbirini anlayabilmek yatıyor ne de olsa…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.