Hakan Dalay
HIDRELLEZ’İN TARİHSEL BOYUTU
Değerli Okurlar;
Birkaç gün evvel geride bırakmış olduğumuz Hıdrellez Bayramı, yine oldukça coşkulu bir şekilde kutlanmış oldu. Hemen herkesin, hakkında türlü rivâyetlere dayalı bilgi kümelerine sâhip olduğunu düşündüğüm Hıdrellez ile ilgili, genel çerçeve içine sığabilecek bir târihsel değerlendirme yapmayı uygun görüyorum…
Bildiğiniz üzere, halk arasında ‘Ederlezi’ olarak da anılan Hıdrellez, aslında sayısız millet ve kültür tarafından ortak kabûl görmüş bulunmaktadır. Coğrafyamız genelinde ayrı bir özen ile temâs görmesinin sebebi ise yine târihî süreç içindeki kökenlerinden kaynaklanmaktadır.
Hıdrellez, bütün Türk dünyâsında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Rûz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdrellez günü, ‘Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. ‘Hızır ve İlyas’ sözcükleri birleşerek, halk ağzında Hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü, ‘Gregoryen Takvimi’ne göre 6 Mayıs; eskiden kullanılan ve ‘Rûmî Takvim’ olarak da bilinen ‘Julyen Takvimi’ne göre ise 23 Nisan günü olmaktadır.
Halk arasında kullanılan takvime göre, eskiden yıl ikiye ayrılmaktaydı; 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre, ‘Hızır Günleri’ adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise ‘Kasım Günleri’ adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden, 6 Mayıs günü, kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki; bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olaydır.
Hızır ve Hıdrellezin kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan bâzıları Hıdrellez’in Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine âit olduğu; bâzıları ise İslâmiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına âit olduğu yönündedir. Oysaki Hıdrellez Bayramı’nı ve Hızır inancını tek bir kültüre mâl etmek olanaksızdır. İlk çağlardan îtibâren ‘Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan’ ve hattâ bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde, bahar ya da yazın gelişiyle ilgili bâzı tanrılar adına çeşitli tören ve âyinlerin düzenlendiği görülmektedir.
Hızır, yaygın bir inanca göre ‘hayat suyu (âb-ı hayat)’ içerek ölmezliğe ulaşmış; zaman zaman, özellikle baharda insanlar arasında dolaşarak, zor durumda olanlara yardım eden, bolluk, bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu kişidir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan tâze hayâtın sembolüdür.
Ülkemizde Hıdrellez Bayramı, 6 Mayıs târihinde kutlanır. Bugün, Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabûl edilir; bu günü, Ortodokslar ‘Aya Yorgi’, Katolikler ise ‘St. Georges Günü’ olarak kutlamaktadırlar.
Mevsimlik bayramlarımızdan biri olan Hıdrellez, ülkemizde etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Büyük şehirlerde daha az olmak üzere, kasaba ve köylerde Hıdrellez için önceden hazırlıklar yapılır. Bu hazırlıklar, evin temizliği, üst baş temizliği, yiyecek ve içeceklerle ilgili hazırlıklardır. Hıdrellez gününden önce evler, baştanbaşa temizlenir. Çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uğramayacağı düşünülür. Hıdrellez günü, giyilmek üzere yeni elbiseler, ayakkabılar alınır.
Anadolu’nun bâzı yerlerinde, Hıdrellez Günü yapılan duâların ve isteklerin kabûl olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar, ‘Hızır hakkı’ için adanmış olmalıdır. Zîrâ tüm bu hazırlıklar, Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.
Hıdrellez kutlamaları, dâimâ yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellez’de baharın tâze bitkilerini ve tâze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiğinde, sağlık ve şifâ bulunacağına inanılır. Bu günde, kırlardan çiçek veyâ ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse; bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Hıdrellez gecesi, Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu nesnelere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ, bahçe, araba isteyen kimseler; Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istedikleri şeyin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.
Hıdrellez’de baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törene, İstanbul ve çevresinde ‘baht açma’, Denizli ve çevresinde ‘bahtiyâr’, Yörük ve Türkmenlerce ‘mantıfar’, Balıkesir ve çevresinde ‘dağara yüzük atma’, Edirne ve çevresinde ‘niyet çıkarma’, Erzurum’da ‘mâni çekme’ adı verilir.
Törenler, baharda doğanın ve tüm canlıların uyanmasıyla eş anlamlı olarak, insanların da tâlihlerinin açılacağı inancıyla şanslarını denemek için yapılır. Hıdrellez’den bir gece önce, bahtını denemek ve kısmetlerinin açılmasını sağlamak isteyen genç kızlar, yeşillik bir yerde veyâ bir su kenarında toplanırlar. İçinde su bulunan bir çömleğe, kendilerine âit yüzük, küpe, bilezik gibi şeyler koyarak, ağzını tülbentle bağladıktan sonra, bir gül ağacının dibine bırakırlar. Sabah erkenden çömleğin yanına giderek, sütlü kahve içip ağızlarının tadının bozulmaması için duâ ederler. Ardından niyet çömleğinin açılmasına geçilir… Çömlekten, içindekiler çıkarılırken bir yandan da mâniler söylenir. Buna göre eşyânın sahibi hakkında yorumlar yapılır. Hıdrellez’e özgü bu uygulama, temelde bu şekilde yapılmakla birlikte, yörelere göre bâzı farklılıklar da gösterebilmektedir.
Anadolu’da, hâlâ görkemli törenlerle kutlanan Hıdrellez Bayramı, insanlık târihi içerisinde çok eski zamanlardan beri kutlanmaktadır. Farklı zamanlarda, farklı isimler altında kutlansa da Hıdrellez motiflerine pek çok yerde rastlamak mümkün olmaktadır. Baharın gelişi ve doğanın canlanması, insanlar tarafından bayramlarla kutlanması gereken bir durum olarak algılanmıştır. Böylece bir bahar bayramı olan Hıdrellez, evrensel bir nitelik kazanmıştır.
Esen kalın…
SEFA YAPICIOĞLU