Hakan Dalay
Hitit Kralı’nın 3.000 yıla meydan okuyan tasviri
‘Medeniyetlerin Beşiği’ olma vasfını ve aynı tâbirdeki unvânını lâyığı ile taşımakta olan Anadolu coğrafyası, târih boyunca sayısız kadîm uygarlığa ev sâhipliği yapmıştır. Bunlar arasında dünya târihi açısından ayrı bir önemi hâiz bulunan Hitit medeniyeti ile ilgili durmaksızın süren çalışmalar netîcesinde ise her geçen gün yeni keşifler ve kalıntılar ortaya çıkmaktadır.
Gün yüzüne çıkan ve son dönemin Hitit imajı temsilleri arasında ilk sıraya yerleşmeyi başaran; ‘Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’ tasvirli heykel, yine ayrı bir inceleme alanı oluşturmuş gibi görünmektedir. Hatay’da yer alan ‘Tell Tayinat Höyüğü’nde, anıtsal giriş kapısında, anıtsal değerde iki eser bulunuyor. Düz saçlı ve sakallı olan figür, beyaz ve siyah taşlardan yapılmış, oldukça da iyi korunabilmiş, kakma gözler ile komik ve şaşkın bir yüz ifâdesi ile size bakan bir heykel olarak biliniyor.
Dirseklerden öne doğru bükülmüş kolların, her ikisinde de aslan başı ile süslenmiş iki bileklik bulunuyor. Sağ elinde bir mızrak, sol elinde ise bir buğday demeti tutuyor. Mızrak; savaşın, buğday ise dönemin geçim ve yaşam kaynağı olarak, tarım kültürünün göstergesi kabûl ediliyor. Ayrıca göğsünde de yarım ay biçiminde bir takı yer alıyor.
Heykelin arka kısmında yer alan ve Kral Şuppiluliuma’nın seferlerinin ve başarılarının kaydedildiği uzun bir hiyeroglif olan ‘Luvice’ yazıt, heykelin kimliğine ilişkin önemli bir ipucu sunmayı başarıyor. Heykel ya da tasvîr etmekte olduğu kral, tanrısal bir ‘gardiyan’ veyâ ‘toplumun bekçisi’ rolünde; kentin merkezinde yer alan anıtsal girişin kapısında, kenti koruması için yapılmış izlenimi veriyor. Geç Hitit yerleşimlerinde yaygın olarak, hükümdârlık kentlerinin kapılarında; kenti korumak için ‘aslan, sfenks ya da anıtsal insan heykelleri’, anıtsal yolu süslemek ve kenti düşmanlardan korumak için de kullanılıyordu.
MÖ IX. ve VIII. yüzyıllarda, kabartmalarıyla birlikte dekore edilmiş anıtsal kapılar, hükümdârlık gücünü meşrûlaştırmak için de oldukça büyük önem taşıyordu. Ayrıca kapı kabartmaları, birbirini tâkip eden öyküler de içeriyor ve iki dünyâ arasında bağ kurmak sûreti ile hizmet eden kralla birlikte, dünyâda rehberlik yaptığına inanılıyordu. Heykel ve anıtsal yolun, MÖ 738 yılındaki ‘Asur’ saldırısı ile ele geçen kentle birlikte, tahrîp edildiği düşünülüyor.
Esen kalın…