İstanbul’a gitmediyseniz gidin.

İstanbul’a gittiyseniz bir daha gidin.

Hatta İstanbul’a birkaç kez gittiyseniz,  birkaç kez daha gidin.

Bırakın kalabalık şehir olduğunu, bırakın karmaşık şehir olduğunu, turist gibi gidin, gezin,  gezinin durun.

Her semti ayrı güzel,  her sahili ayrı güzel,  her tarihi binası ayrı güzel.

600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olduğunu zaten hemen anlıyorsunuz.

Biraz gezdikten sonra, bütün dünya insanlarını toplu ulaşım araçlarında, otellerde, sokaklarda gördükten sonra doğduğu günden beri de dünyanın merkezi olduğunu anlıyorsunuz.

İstanbul’a ailecek birkaç kez gittim.

Gündüzünü gezdik,  gecesini seyrettik.  

Bir kaç kez daha gider miyim?

Asla!

Ömrüm yetikçe, gider,  gezer, gelirim. Kaç kez olacağını kestiremem.

Bugün İstanbul’un fethinin 567.  Yıl dönümü.

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in, “İstanbul elbet feth olunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur” diye müjdelediği yerin alınmasının yıl dönümü.

Peygamber Efendimizi  ‘Ne Güzel Komutan’ dediği,  bir çağı kapatıp, bir çağı açan, karada tekneleri yüzdüren, dev surları yıkacak topları yaptıran Padişah Fatih Sultan Mehmed.

Peygamber Efendimizin, ‘Ne Güzel Ordu’ dediği ise işte o fethi, sultanlarının emirlerini yerine getirerek gerçekleştiren şanlı Türk Ordusu!

Dün olduğu gibi bugünde gurur duyduğumuz Türk Ordusu!

Ne mutlu ki bize, dünyanın merkezine sahibiz.

Ne mutlu ki bize, dünyanın merkezini alınmasını planlayan dahi bir sultanın torunlarıyız.

Ne mutlu ki bize, dünyanın merkezini almak için canını veren korkusuz bir ecdadın torunlarıyız.

Çıkıp çıkıp gidin İstanbul’a.

Mutlu olun.

Gururlu olun.

İstanbul ‘İstanbul’ olalı, ne böyle bir gurur, ne de böyle bir mutluluk görmemiştir.