Aysel Ateş Abdullazade
İşte orası benim evim!
Düzen kurmayı ve o düzeni korumayı, bir yere bağlılığı ve yaşadığı yere ait olmayı bağımlılık halinde yaşayan insanlar var. İtiraf etmeliyim ki bir zamanlar ben de o insanlardan biriydim. İnsanın evi onun mabedidir. Evet, bu çok güzel bir bağ. Fakat ince bir çizgi var arada. Mekan, yer kavramı bağımlılık yapmamalı.
Senin evin neresidir? - sorusuna adresini söyleyen insanlar var sokak röportajlarında. Ya da yaşadığı şehri, ilçeyi, köyü. İnsanın evi ne yaşadığı şehirdedir, ne köyünde. Benim evim benim huzurlu ve mutlu yaşadığım her yerdedir. Kendime istediğim her yerde ev kurabilir, düzenimi taşıyabilirim. Bir süre öncesine kadar psikolojik olarak benimsediğim ve asla vazgeçmek istemediğim kabullenişlerim vardı. O kabullenişleri ölümsüz, sonsuz ve hep olarak algılamıştı bilincim. Sonra kendi üzerimde çalışarak bilinçaltı algılarımı yıktım ve değişmeye başladım.
Geçenlerde bir psikolog harika bir gerçeği anlatıyordu. Eminim ki çoğunuz bilmiyorsunuz. Diyor ki; insanın bir şeyleri değişmesi, bilincinde ve hayatında olan tabuları yıkması için konfor alanından çıkması lazım. Konfor alanından çıkmadığın sürece ilerleme yoktur. Her şey dümdüz devam ediyor. Bir biraz da şu örnekle bağlı; sağdan git cüzdan bulursun. Hep aynı yolu gidersen cüzdan bulma şansın yok. Çünkü bilincin kapalı, aynı sokaklardan geçiyorsun. Sokağı değişirsen cüzdan bulma ihtimali şansa dönüşüyor. Konforunu bırakmayı öğreneceksin. Değişim ancak bu şekilde olur.
Benim evime, eşyalarıma, kitaplarıma, kıyafetlerime aşırı bağlılığım vardı. Hepsini kendi emeğimle, kendi zevkimle ve kendi çabamla kazandığım için belki de bu kadar bağ kurmuştum. Sonra bir gün konfor alanımı terk etmeye, daha doğrusu o alanı değiştirmeye karar verdim. Karar verene kadar zorlandım, ama karar verdikten sonra çok kolaylaştı her şey. Ve konfor alanımdan çıktıktan sonra daha üstün konforu sağladığımı fark ettim. İnsan isteyince her şey oluyor. Kaldığım yerde aynı şekilde var olanla yetinecektim. Ama şimdi daha fazlası var hayatımda. İnanılmaz bir şey.
İnsanın evi kendini huzurlu ve mutlu hissettiği yerdir. Bir başka şehirde iki göz odalı bir apart, yaşayamam dediğin bir köyde herhangi sıradan bir ev, doğanın koynunda bir karavan ya da bir dere kenarında kamp çadırı. Tamamen seninle, hislerinle ve bilincinle alakalı. Soru şu - sen nasıl bir yaşam istiyorsun? Cevabını buldun mu? İşte o cevaba göre şekillenecek hayatın. Sen kendini o cevaba göre değiştireceksin. Gerekirse yolunu, gerekirse ülkeni, gerekirse işini, gerekirse tüm yaşantını ve en önemlisi bilincini. Herşey beyinde başlayıp beyinde bitiyor.