Ali EYCE
Kahve 'Yemen'den gelir!
Az kaldı derken, az kaldı derken, az da gitti, son haftaya girdik.
Yerel seçimlerde siyasi partiler, yavaş yavaş il ve ilçelerdeki adaylarını açıklamaya başladı.
Ankara’da partilerin genel merkezlerinden aday kararları çıkmaya başladı.
Siyasi partiler, iki hafta sonra tam olarak seçim atmosferine girecek, çok bilindik veya hiç bilinmedik adaylar, siyasetin içinde seçim çalışmalarına başlayacaklar.
Yerel seçim atmosferi Ankara’dan çıkan soğuk ve yağışlı havanın da etkisiyle seçmen üzerinde etkisini göstermeye başlayacak.
Peki siyasi partileri, bu yerel seçimlerde nasıl bir seçmen atmosferi bekliyor derseniz, bunun için de sokağın sesini dinlemeniz gerekiyor.
Sokağın sesi derken de, herhangi bir siyasi parti çalışması içinde olmayan, herhangi bir siyasi partinin veya adayının var olmasından bir şekilde beklentisi olmayan seçmenin sesinden bahsediyorum.
Yoksa anket üstüne anket yapan, yaptıran, kendisini önde, arkada, ilk üç içinde gösteren bir hayli fazla.
Aday adaylarının, aday olma konusundaki hırslarından dolayı birbirine siyasi partilerin değerlendirmesi aşamasında üstünlük kurmak için yaptığı, adına siyasi çalışma dense de, resmen ihbarcılık, kötüleme, iftira vb. gibi çalışmalar.
Kurnaz olmayan topa direkt kendi söylemleriyle giriyor da, kurnaz olan kendisini iyi göstermek adına tembihlediği ağızları, beslediği kargalara, baykuşlara havale ediyor bu bölümü.
Ankara’yı Ankaralıya, İstanbul’u İstanbulluya sormak lazım.
İzmir’i de İzmirliye!
CHP açısından bakarsanız İzmir’e seçmenin kafası oldukça karışık.
Karışık derken seçeceği kişi veya parti anlamında değil.
Dünyada, Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar, İzmir’de yaşayanlar tarafından çok daha fazla hissedilmiş vaziyette olması CHP’nin İzmir’deki seçim işini diğer seçimlere göre zorlaştırıyor.
Bir de buna yeni kongrede çıkan, genel merkezinden yeni yönetim oluşan ve buna bağlı olarak da aday belirleme sürecinde çok çatışmalı, çok aday adaylı bir süreç yaşayan CHP’de, seçmenin düşündüğü olumsuzluğa bir de aday gösterilmeyen aday adaylarının kırgınlıkları eklenince işler geçmiş seçimlere göre hiç de kolay olmayacak.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve diğer ilçelerin belediye başkanları koltuklarında otururken, kimisinin oraya, kimisinin buraya aday adayı olması, bir yerin boşalmasıyla bir çok kişinin de oralara aday adayı olarak çıkması CHP’de seçimden bile daha çok düşündüren durum.
CHP Genel Merkezi’nde bir türlü çıkmayan, netleşmeyen isim kaosu, aday adaylarına neredeyse tam seçim çalışması yapmasına neden oldu.
Yani CHP aday adayları ciddi bir seçim çalışmasına daha aday olmadan, ekipleriyle, etrafındakilerle girdiler.
Bu çalışmanın boş çıkması kolay kolay kabul edilir bir şey olmayacağı gibi, bu çalışmanın sonucunu bekleyenler açısından da seçimi hiç de kolay bir seçme hakkı haline getirmeyecek.
İzmir’i almakta, alamasa da metropol ilçelerden birden fazlasında belediyeyi alarak AK Belediyeciliği İzmir’e sokmak konusunda oldukça emin adımlarla yürüyen AK Parti tarafında ise her şey durdu, yoluna girdi, saatini bekliyor durumda.
AK Parti’de büyük hedef konunca ortaya, aday adaylarının küçük hedefleri önemini yitirdiği gibi, varlıklarının da pek bir anlamı yok.
Zaten fark edilen de AK Parti’den aday adayı olup sahalara çıkanlar CHP’deki gibi toplu bir çalışma içine de girmiyor, giremiyor.
Çünkü onlar da biliyor ki, Ankara’da, AK Parti Genel Merkezi’ndeki masada ismin konuşulmuyorsa, hisselerinin de önemi yok.
Son kulis bilgisini da paylaşıp, kahvenin yemenden gelmesini bekleye geçmesini bekleyelim.
Bu seçimde MHP’nin İzmir’de özellikle bir atılım yapacağı olgusu var.
İzmir’de 5 ilçede aday gösterecek olan MHP’nin en az 2 belediyeyi kazanacağı konuşuluyor.
Bunun en büyük nedeni de MHP’nin içinden çıkanların oy verdiği, ittifaktan çıktığı merkezine doğru saldırıya uğrayan İyi Parti’nin, İyi Partili seçmenin CHP’ye seçim dersi verme ihtimali.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.