Eylül Ayça Karakuş
Kalp Krizinden Mucize Kurtuluş
Eylül Ayça Karakuş, Uzm. Dr. Güngör Sitar, Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Murat Uğur ve Anestezi ve Reanimasyon Hekimi Doç. Dr. Esra Adıyeke ile kalp krizi hakkında röportaj yaptı.
Herkese sağlıklı günler dileyerek geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada gündem olan Uzm. Dr. Güngör Sitar’ın geçirmiş olduğu kalp krizi vakasına değinmek istiyorum. Çalıştığı hastanenin Acil Servisine gelerek kaldırıma yığılan doktorumuz şükürler olsun eski sağlığına kavuştu. Bu zorlu sürecin ilk saatlerinden itibaren yanından hiç ayrılmayan ve gece gündüz Sitar’ın sağlık durumunu yakından takip eden meslektaşlarıyla özel bir sağlık sohbeti gerçekleştirdik. Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Murat Uğur ile yapmış olduğumuz özel röportajı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Merhaba Murat Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar Eylül Hanım. Size ve Medya Ege’nin değerli okuyucularına sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
1977 Almanya doğumluyum. 2001 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisinden mezun oldum. 2010 yılında Kalp Damar Cerrahisi uzmanı oldum. 2016 yılında Doçent ünvanı aldım. 2019 yılında Kalp Damar Cerrahisi kliniğini kurmak üzere Sancaktepe Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim Araştırma Hastanesi’nde göreve başladım. Halen aynı hastanede Kalp Damar Cerrahisi Kliniği İdari Sorumlusu olarak görev yapıyorum.
Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim Araştırma Hastanesinde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanısınız. Meslek hayatınızda hiç şüphesiz ki sayısız insana şifa oldunuz ve hayatlarını kurtardınız. Geçtiğimiz günlerde aynı hastanede görev yaptığınız meslektaşınız Dahiliye Uzm. Dr. Güngör Sitar’ın kalp krizi geçirmesi sonucu hayata döndürmek için büyük bir mücadele verdiniz. O günü bize anlatır mısınız?
Ölüm ve Yaşam Arasında İnce Çizgide Geçen Zor Saatler...
Biz Cuma günü eğitimimizi yaptıktan sonra hastalarımızı görmek üzere vizite başlamıştık. Yoğun bakıma giderken koridorda büyük bir kalabalık gördük. Ne olduğunu sorduğumuzda Dr. Güngör Bey’in kalp krizi geçirdiği ve anjiyo işlemine alındığı söylendi. Anjiyo ünitesine girdiğimizde kalbin sol karıncığını besleyen damarının tıkandığını ve anjiyo ile açıldığını gördük. Bunun üzerine ekibimizden Dr. Merve Hanım’ı işlemi takip etmek üzere ünitede bırakarak vizitimize devam ettik. Vizitimiz bitmek üzere iken Doktor hanımdan Güngör Bey’in yoğun bakıma transferi sonrası tekrar kötüleştiğini ve kalp masajı yapıldığını öğrendik. Yoğun bakıma giderek ilk müdahaleyi yapan ekibe destek olduk. Güngör Bey tekrar anjiyo ünitesine alındı ve takılan stentin erken dönemde tıkandığı görüldü. Kalp masajına yanıt alınamaması üzerine ECMO dediğimiz yapay kalp akciğer destek cihazını bağladık. ECMO bağlandıktan sonra Güngör Bey’in ritmi döndü. Gerek ilk kriz esnasında, gerekse stent tıkandıktan sonra çok fazla kan sulandırıcı ve pıhtı eritici ilaç verilmek zorunda kalınmıştı ancak kalp kasının tıkanıklık nedeniyle beslenemeyen bölümüne kan götüremezsek oradaki kalp kası hücreleri ölecekti ve geri dönüşümsüz olarak hasar görecekti. Güngör Bey’in eşi Cemre Hanım ile görüşerek Güngör Bey’i acil ameliyata aldık. Doç.Dr. Yücel Özen ile birlikte çalışan kalpte bypas ameliyatı yaptık. İlk 24-48 saat yoğun kanama riski olduğu için ototransfüzyon sistemi bağladık. İlk 3 gün boyunca hastanın kendi kanını bir sistemden geçirerek hastaya geri verdik. Dördüncü gün kalp fonksiyonları düzeldi ve Güngör Bey’i ECMO’dan ayırmayı başardık. Bu periyotta biz ve Anestezi ekibi doktorları hastaneden hiç çıkmadık diyebilirim.
“Ben de bir hekimim. Gördüğüm en ağır kalp krizi vakasıyım.” Bu sözler meslektaşınız Güngör Sitar’ a ait. Siz bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Dr. Güngör Bey’de çok nadir olabilecek bir durum gelişti. Stent takıldıktan sonra çok kısa sürede tıkandı. Bu sürede, verilen ilaçlara bağlı olarak yaygın kanama ve pıhtılaşma problemi gelişti. Yüz üniteye yakın kan ve kan ürünü vermek durumunda kaldık. Kanama nedeni ile birden fazla kez ameliyata alarak kalbin etrafını yıkamak durumunda kaldık. Verilen kan ürünlerine bağlı olarak bir süre diyaliz gereksinimi oldu. Ayrıca hastaneye ilk giriş anında kafasını vurmuştu ve pıhtı eritici ilaçlara bağlı olarak kafa içinde kanama olabilirdi. Aralıklı da olsa 2 saat kalp masajı uygulanmıştı. Güngör Bey uyanmayabilirdi. Büyük bir heyecan ve umutla uyanmasını bekledik. Acil şartlarda yapılan müdahaleler nedeniyle vücudu enfeksiyona yatkındı. Pnömöni (zatürre) gelişti. Onu tedavi ettik. Solunum makinesinden ayırmak için trakeostomi (nefes borusundan delik) açmak gerekti. ECMO’ya bağlı olarak sağ ayağında ödem ve güçsüzlük gelişti. Tam bitti, kurtardık derken başka sorun çıktı karşımıza. Bunların hepsini aşama aşama ve büyük bir sabırla yönetmek gerekti. Güngör Bey’in de genç olmasının avantajı ve azmi ile bütün sorunların üstesinden geldik.
Güngör Bey bir hekim ve tabii ki bizlere göre sağlık konusunda çok daha farkındalığı yüksek. O gün kalp krizi geçirdiğini anlamış ve direkt Acil Servise gelmiş. Peki o güne kadar bu kadar ağır bir kalp krizinin belirtileri Güngör Bey’ de olmamış mıdır?
Güngör Bey’in risk faktörü olarak aile hikayesi ve yakın zamanda Covid enfeksiyonu geçirme durumu mevcut. Ancak kendisi aktif spor yapan, trekking yapan biri. Durumu çok ani gelişmiş ve o güne kadar bir şikayeti olmamış.
İki saat süren bir ameliyattan bahsediliyor. Ameliyat sonrası siz ve ekibiniz zorlu bir bekleyişle meslektaşınızın sağlığına kavuşmasını beklediniz. O sancılı süreçten bahseder misiniz?
Kızılaya Kan Bağışı Hayat Kurtarıyor...
İki saat kalp masajı yapılmıştı, ilk ameliyatı da 3 saat kadar sürdü. İlk başta kanamanın durmasını bekledik. Her türlü kan ürününü ve pıhtılaşma faktörlerini yerine koyduk. Güngör Bey bölgede çok sevilen bir hekim. Meslektaşlarımız ve sağlık personeli dışında hastalarından da gönüllü olarak Kızılay’a kan bağışında bulunmak için başvuran çok kişi olmuş. İkinci aşamada kalp fonksiyonlarının iyileşmesini bekledik. Eğer iyileşme olmasaydı ECMO’ya bağlı olarak kalp nakil adayı olabilirdi. Daha sonra uyanmasını bekledik. Organlarının fonksiyonlarında bozulma olacak mı, bilinci nasıl olacak, yürüyebilecek mi bunlar uyanana kadar tam bir soru işareti idi. Dördüncü aşamada ise solunum makinesinden ayırma, yürüme ve normal fonksiyonlarına dönme aşamaları gerçekleşti.
Sizler için her insanın hayatı bir değerdir, buna şüphemiz yok lakin meslektaşınızı o gün o halde görünce neler hissettiniz? Bir an olsun kaybetme korkusunu yaşadınız mı?
Güngör Bey’in tedavisinde ilk acilde fark edip hemen müdahale eden güvenlik ve sağlık personeli, kalp masajına hemen başlayan Acil Servis ekibi, derhal anjioya alan Kardiyoloji ekibi, yoğun bakımda ilk müdahaleyi yapan ve sonraki süreçte hasta takibine destek olan Anestezi ekibi, ameliyatı gerçekleştiren ve bu süreçte hasta bakımını gerçekleştiren Kalp Damar Cerrahisi ekibi, ilgili konsültasyonlara cevap veren, Nöroloji ve Enfeksiyon Hastalıkları ekibi ve sayamadıklarım çarkın dişlileriydi. Tabi bütün organizasyonu yapan ve organize eden primer sorumluluğunu alan branş olarak büyük bir yük vardı omuzlarımızda. Kendi aramızda diğer riskli hastalarımızda olduğu gibi bir WhatsApp grubu kurduk. Bu süreçte grubun simgesi olan Güngör Bey’in çocukları ile olan resmi bizi daima motive etti. Yaşadığımız her zorlu aşamada hastamızı kaybetme riskimiz vardı. Özellikle ilk 48 saat her an kaybetme riskimiz vardı. Bu süreçte kaybettiği kendi kanını ototransfüzyon ile geri vererek kan değerlerinin düşmesini engelledik. Covid dönemindeki ECMO tecrübelerimizden yola çıkarak korkmadan her türlü pıhtılaşma faktörünü yerine koyduk. Kaybettiği kanı kendine geri veriyorduk. Bu kısır döngünün kırıldığı döneme kadar ve ECMO’dan ayırdığımız güne kadar ciddi endişe yaşadık. ECMO’dan ayırdıktan sonra uyanma sürecinde endişeliydik, çünkü bir hasar varsa müdahale şansımız yoktu. Ama sonraki süreçlerde başaracağımızı biliyorduk.
Uzm. Dr. Güngör Sitar’ın sağlık durumu şu an ne durumda? Meslektaşınıza tavsiyeleriniz ne oldu?
Güngör Bey şu anda gayet iyi durumda ama zorlu bir süreçten geçti ve nekahat döneminde dinlenmeye ihtiyacı var. Kendisine istirahat verdik, bitiminde tekrar çalışmaya dönmesini bekliyoruz.
Kalp krizi belirtileri nelerdir? Kişi kalp krizi geçirdiğini hissettiği an ilk olarak ne yapmalı?
Kalp Krizi Vakalarında 112 Acil Çağrı Aranmalı... Ani başlayan daha önce hiç hissetmediği kadar şiddetli göğüs ağrısı (kalbini cendere ile sıkıştırıyormuş gibi), sol kolda ele doğru yayılan uyuşma en belirgin belirtileri. Bazı hastalarda göğüs ağrısı şiddeti o kadar şiddetli olmayabilir, bazı hastalarda ise mide şikayetleri bu tabloya eşlik edebilir. O anda evde iseniz bir aspirin çiğneyerek 112’ye haber vermek en doğru yaklaşım olur.
Sağlıklı bir yaşam için kalbimize bakmamız gerektiğini biliyoruz ama maalesef kalbimize iyi bakmak konusunda yetersiziz. Medya Ege okuyucularına bu konuyla ilgili neler önerirsiniz?
Beslenme alışkanlığı ve düzenli egzersiz çok önemli. Fazla miktarda karbonhidrat ve yağdan kaçınmalı akşam 8’den sonra bir şey yememeliyiz. Haftada 3 gün 2 km. yürüyüş yapmalıyız. Diyabet ve tansiyon hastaları hastalığın ciddiyetini kavramalı, hastalığı hafife almamalı. Bu hastalıkların dikkat edilmezse damarlarda hasara ve tıkanıklığa neden olacağı unutulmamalıdır. Bazen bu hastalıkların yol açtığı damar tıkanıklığı son belirti olabilir bu nedenle hasar oluşmadan önlemek en önemli aşamadır.
Kalp krizi vakalarının birçoğu maalesef ölümle sonuçlanabiliyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Kendinize Değer Verin Ve Kalbinizi Sevin
Ben bir hekim olarak her hastamın sağlığını elbette fazlasıyla önemsiyorum ve elimden geldiğince her hastama bilgi ve tecrübelerimi aktarıyorum. İsterim ki hiç bir hastamı kaybetmeyim, hasta olarak gelen herkesi sağlıklı bir şekilde evlerine taburcu edeyim. Maalesef bazen işler yolunda gitmiyor. Kalpleri yorgun hastalarımızın sayısı ne yazık ki çok fazla. Maalesef bunların büyük çoğunluğunu da kendine iyi bakmayana, rutin sağlık kontrollerini zamanında yaptırmayan, düzenli olarak kullanması gereken ilaçları kullanmayan kişiler oluşturuyor. Bu tarz hastalarda sizlerde takdir edersiniz ki tedavi süreçlerinde geri dönüş ve iyileşme daha zor oluyor. Benim sizin vesilenizle buradan vereceğim en önemli mesaj ; lütfen kendinize değer verin ve kalbinizi koruyun. Sizi sizden daha iyi kimse bilemez. Sağlık şikayetleriniz arttığı zamanlarda kulaktan dolma ilaçları içmek, internetten kendine tanı koyup tedavi etmeye çalışmak ya da hastalığı geçiştirmek yerine en yakın bir sağlık kuruluşuna giderek sağlık profesyonellerinin önerileri doğrultusunda gerekli olan tahlilleri yapılmasını önemle rica ederim.
Anestezi ve Reanimasyon Hekimi Doç. Dr. Esra Adıyeke, Güngör Sitar'ın tedavisi hakkında zamanla yarıştıklarını belirtti.
Esra Hanım merhabalar. Meslektaşınız Güngör Sitar’ın hastalık sürecinde vermiş olduğunuz sağlık mücadelesini sizden öğrenebilir miyiz?
Merhabalar Eylül Hanım. Güngör ile hastane kurulduğundan beri birlikte çalışıyoruz. Kalp krizi geçirdiğini ve kalbi durduğunu söylediklerinde hemen anjio ünitesine koştum. Gittiğimde 30 dk kadar kalp masajı yapıldığını öğrendim. Kalp masajına devam ederken kardiyoloji hekimleri tarafından anjio ile tıkalı olan kalp damarına stent takıldıktan sonra yanıt aldık. Kalbi atmaya başladı. Tansiyonu normal değerlere ulaşınca çok sevindik ve yoğun bakım ünitesine aldık. Ama oradaki takiplerinde kalp ritminin bozulması, tansiyonlarının düşmesi ve kalbinin durması üzerine kalp masajı yaparak tekrar anjio ünitesine koştuk. Zamanla yarışıyorduk.
Ümitsizliğe Kapıldığımız Anlar Oldu Ama PES ETMEDİK
Esra Hanım, Güngör Bey’in kalp krizi vakasının diğer vakalardan daha ağır olduğu söyleniyor. Bu zorlu süreçte yaşadığınız sıkıntılarda neler yaşadınız?
Çok nadir gelişen bir durum olmuştu ve yüksek doz kan sulandırıcı verilmesine rağmen stent tıkanmıştı. Biz beyin ve diğer organların oksijensiz kalmaması için kalp masajına ve solunum desteğine devam ederken, kardiyoloji hekimleri yeniden stent takmaya çalıştı ancak yanıt alamadı. Tek umudumuz kalp damar cerrahları tarafından takılacak olan ECMO cihazıydı. ECMO cihazı takıldıktan çok kısa bir süre sonra kalbi atmaya başladı. Çok hızlı bir şekilde acil bypass kararı alındı ve çok riskli olan bu ameliyat başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Ameliyat sonrası yoğun bakım süreci çok zorlu geçti. İlk beş gün bir an bile başından ayrılamadık. Çünkü sürekli acil müdahale gerektiren bir komplikasyon gelişiyordu. Çok fazla kanaması oldu. 100 üniteye yakın kan ve kan ürünü verdik. Bu kadar çok kan replasmanının getirdiği komplikasyonlarla boğuştuk. Bir çok kez ümitsizliğe kapıldığımız anlar oldu ama pes etmedik.
Hem Hekim, Hem Hasta Yakını Olmak Çok Zordu
Uyandırmaya başladığımız dönemde çok endişeliydik. Çünkü aralıklı da olsa toplamda 2 saate yakın kalp masajı yapılmıştı ve beyin oksijensiz kalmış olabilirdi ve bakım hastası olarak hayatını devam ettirme ihtimali yüksekti. Ancak bize gülümsediğinde bu endişemizi de savurabildik. Solunum cihazından ayırdığımız süreçte hastamızın hekim olması ve yapılan her müdahaleye hakim olması biraz bizi zorladı. Solunumunu devam ettirememekten çok korktu. Zaman ve sabırla, onu hayata bağlayan tüm cihazlardan bir bir ayırabildik. Bu süreçte hem hekim hem hasta yakını olmak çok zordu. Bir buçuk ayın sonunda çocuklarına kavuştuğu an bütün yorgunluğumuz, yaşadığımız kaygılarımız, üzüntülerimiz geride kaldı.
Acile geldiği andan itibaren taburculuğuna kadar ki süreçte arkadaşımın yaşama tutunmasında emeği geçen tüm hocalarıma, meslektaşlarıma ve sağlık çalışanı arkadaşlarıma bir kez daha sonsuz teşekkür ediyorum.
Ve şimdi söz sırası; yaşam ile ölüm arasında hayata tutunmak için büyük mücadele veren Dr. Güngör Sitar’da...
Güngör Bey merhabalar. Öncelikle size ve ailenize geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Kalp krizi geçirdiğiniz günü ve o günden sonraki süreci Medya Ege okuyucuları için paylaşabilir misiniz lütfen?
Merhabalar Eylül Hanım, çok teşekkür ederim. Aslında bu süreçlerin bir çoğunu maalesef hatırlamıyorum. Ancak hatırladıklarım ve anlatılanlar doğrultusunda anlatabilirim. Sabah ek hizmet binamızdaki görevime gitmek üzere yola çıktım. Sanıyorum hastanemiz yakınlarında tipik göğüs ağrısı yaşayınca ana bina acil servisine yöneldim fakat ağrı şiddetlenince acil servis önüne kadar araçla gidip araçtan indikten birkaç adım sonra bilincimi kaybettim. Sonraki süreçler ailem ve benim için oldukça zor ve Murat hocamın da bahsettiği gibi mucizeler doluydu diyebilirim. Özellikle yoğun bakım süreci benim için çok zordu. Fakat ekibin büyük özverisi, hastanenin başarısı ve edilen duaların yardımı ile hayatta kaldığıma inanıyorum. Ne kadar şükretsem azdır. Bu vesile ile herkese bir kez daha minnetimi iletmek isterim.
Sevgili dostlar bir sağlık röportajımızın daha sonuna gelirken vurgulamak istediğim bir şeyin altını çizmek istiyorum. Hayat acı tatlı sürprizlerle dolu. Bazen hayat bizlere tatsız olayları getiriyor ve o an için umutsuzluğa sürüklüyor. Böylesine değerli doktorlarımızın inançları ve mücadeleri bize bir kez daha gösterdi ki nefes aldığımız sürece güzel olan her şey mümkün. Yeter ki pes etmeyelim!
Dr. Güngör Sitar’ın hastalığı boyunca emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ve tabii bu röportaj için zamanını ayıran Doç. Dr. Murat Uğur başta olmak üzere, Dr. Güngör Sitar ve Anestezi ve Reanimasyon Hekimi Doç. Dr. Esra Adıyeke’ ye sevgi ve saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.