Son yılların en popüler tatil beldesi haline gelen Alaçatı... Gelen bir dertli gelmeyen hiç ... Fiyatların uçtuğu, bir zamanların köyü şimdilerin  sosyetik, zenginlere ayak uydurmaya çalışan neştersiz güzel Alaçatısı şimdi neredeyse estetik faciası olma yolunda ilerliyor tabiri caizse... Yaklaşık 9 yıldır yaz, kış bu ilçede yaşıyorum. İlk geldiğim zamanlarla şimdi arasında onlarca fark sayabilirim. Ben bunu söylediğim  zaman eskiler bana biz de sana eski Alaçatıyla şimdi ki Alaçatı arasında yüzlerce fark sayabiliriz diyorlar. Eskiden buralara hayvan bağlarlardıyla diye başlayan cümleleri önce biraz kırık,  sonra sitemkar  sözcüklere yerini bırakıyor. Buraların böyle olacağını hiç tatmin etmiyormuş hiçbiri... Kendi halinde , küçük nüfusuyla sadece yazların o da sadece bilenlerin geldiği bir yermiş. Hani şimdilerde neredeyse tüm dünya basınında yer alan Alaçatı... tabii ki bu durum bir Türk olarak beni mutlu ediyor, turizmin kalkınması açısından. Dünyanın bir çok tatil beldesiyle yarışır olması hepimiz için gurur verici... Ancak yaz kış yaşayan biri olarak fiyatların bu kadar yüksek olmasından elbette rahatsızım bir simit iki çaya otuz lira verince canım acıyor!!! Burada suç sadece işletmecinin değil elbette, mülk sahibininde öyle fahiş rakamlarla kiraya  veriyorlar ki mekanları. Adamlarda hem kirayı çıkarıp hem de kara geçmek için acısını bizlerden çıkartıyor. Alaçatının mülk sahiplerinin sezon boyunca kazandığı parayı sanmıyorum ki hiç bir sektör bu kadar kısa sürede bu parayı kazansın. Sezon başında parasını peşin alan şanslı , sezon sonuna bırakanın vay haline parasını çıkaramayan çoğu işletmecide bir gecede kamyonu kapıya dayayıp kara borsa oluyor. Bunların olmaması için hem mülk sahibi hem işletmeci hem de bizler için makul yolun bulunması gerekiyor.

Bir de kanayan bir yarası daha var Alaçatının "kültür çatışması"... Başta istanbullar olmak üzere yarayı kanatıyorlar ! Burada yaşamak bir taş ev almak bir akım gibi, moda oldu. Giderek artan bir nüfusa sahip Alaçatı korkarım ki gelecek yıllarda nüfus patlaması yaşayacak... Yerleşenler buranın temiz havasına, denizine , kışın biraz daha özüne dönüşüne seviyor. Ne var ki insanoğlu bulunduğu kabın şeklini almaktansa kendi şeklini adapte etmeyi seviyor. Buranın aslında bir köy olduğunu unutup , Ankara'nın bağları çaldığında rahatsız olup iki mekan sonra yabancı müzik duyup sanki burası Avrupa'nın bir adasıymış gibi davranan kültür çatışması yaşatanlara bir sözüm var. Alaçatı her şeye rağmen özünü bozmamak için direniyor, kanayan  yarısını da kendi kendine tedavi ediyor. Çünkü biliyor ki gerçek Alaçatılılar ve biz onu olduğu gibi kendi halinde seviyoruz... Güzeller güzeli Alaçatı'm sabret ,az kaldı kışa herkes gider biz yine bize yeteriz.