Nurten Ağaçbiçer
KANAYAN YARAMIZ...KADINLARIMIZ!
İnsanoğlunun kendi varlığına bu kadar yabancılaşmasının sonuçlarının en çok görüldüğü alan; kadınlarımız… Kanayan yaramız… Biz kadınlar.
Yine yüreklerimiz dağlandı, isyan, lanet, kınama, acıma, öfke gibi bir sürü duyguyla tepkiler dile geldi. Kadın katliamlarının sayısı, öksüz kalmış çocukların bilançosu ortaya döküldü.
Sosyal medyanın gündemine oturup paylaşımların odağı oldu. Herkes kendince durum için duygularını, düşüncelerini dile getirdi. Yaşanılan vahşetin yarattığı acı, vicdanı olanları derinden etkiledi. Ama hiç biri “Anne lütfen ölme” diyen kızın ki kadar olamadı. Olamaz da…
Şimdi; neredeyse iki bin yıldır, insan cinsinin yarısı oluşturan tarafının yok sayılmasının doğurduğu doğal sorunlar, tekrar gündeme geldi. Artık bu konunun gerçekçi bir şekilde ele alınıp, gerekli adımların ciddi olarak atılmasının sebebi olur mu, bilinmez!
Biz sade bireyler, geleceğin neslini yetiştiren ebeveynler olarak farkındayız ki;
-İnsanlığın gelişmesi ve toplumun değişmesi için, iki cins arasında tam eşitliğin gerçekleşmesi lazım.
-Eşitsizlik, sadece kadının ilerleyişini önlemekle kalmaz, aynı zamanda medeniyetin ilerleyişini de önler.
-Dünya nüfusunun yarısına ısrarla eşitlik tanınmaması, insanlık onuruna indirilen en büyük darbedir. Bu durum, kadınlar ve erkekler arasında öyle yıkıcı tutum ve alışkanlıklar yaratır ki, bunlar aileden iş hayatına, oradan siyasi hayata ve nihayet uluslararası ilişkilere kadar yayılır.
-İster ahlaki, ister biyolojik veya geleneksek olsun, eşitsizlik hiçbir sebeple haklı gösterilemez.
-Toplumların sosyal adaleti yerleştirmesi ve dünya barışına katkıda bulunabilmesi için gerekli olan ahlaki ve psikolojik ortam, ancak kadınların erkeklerle her alanda ortak çabalarıyla mümkün olur.
-Asırlardan beri süregelen bir aşağılama alışkanlığı kültüre, edebiyata, sanata, yasalara ve hatta dini yazılara yansımış olarak, maalesef günlük hayatın her safhasını etkilemeye devam etmektedir.
Evet, biz aklıselim düşünenler yukarıdaki gibi bakmaya çalışıyoruz.
Bu çağın ilahi öğretileri de diyor ki; “Tanrı nazarında kadın ve erkek eşit olmuştur ve daima eşit olacaktır.”
“Kadın ve erkek arasında hak ve yetki eşitliğinin sağlanması, bütün toplumların refaha ve birliğe ulaştıracak daha geniş bir birliğin kurulması için önkoşuldur. Ne zaman ki bütün insanlık eşit öğrenim fırsatlarına kavuşur ve kadın erkek eşitliği gerçekleşir, o zaman bütün savaş nedenleri yok edilmiş olur.”
“Yaradılışın ilahi amacı, insanlar arsında birliği tesis etmektir. Birlik prensibi şunu gerekli kılar; İnsanlığı bir beden olarak görmeli ve kendimizi o bedenin bir organı olarak düşünmeliyiz. Sarsılmaz bir bilinçle inanmalıyız ki, eğer bedenin organlarından biri yaralanıp acı duyarsa, diğer organların tümümün acı duyacağı şüphesizdir."
Biz, insanlık ailesinin üyeleri; kadınlar ve erkekler olarak birliğimize sahip çıkıp değişimi başlatabilecek cesarette miyiz?
Tek bir can gibi olabilecek günlere ulaşmak dileğiyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.