Ali EYCE
KİM KANDIRIYOR BİZİ? KİM KAZIKLIYOR BİZİ?
Serbest piyasa ekonomisinden anladığım, isteyen istediği malı istediği fiyattan alma özgürlüğüne de sahip, satmak özgürlüğüne de.
Temel ihtiyaç maddeleri hariç.
Bu serbestliği de bir yere kadar anlıyorum.
Bir yerden sonra anlamadığım kim bizi kandırıyor, kim bizi kazıklıyor?
Evinizdesiniz, cam kenar koltukta oturmuşsunuz, yanınızda bir fincan kahve almış, dışarıdaki soğuk havaya inat, sıcak duygular üretiyorsunuz.
Aklına bir kıyafet veya yiyecek almak geldi.
O sıcaklığı da bırakıp, dışarıda hem soğuk varken, hem de virüs tehlikesi varken, ayaklarınızı hareket ettirip, dışarı çıkmaz, yakın veya uzak yere arabayla veya yürüyerek gitmek, bakmak, sormak, beğenmek, seçmek ve almak yorucu geliyor.
Farkını ödeyeyim de benim düşündüğüm gibi birisi düşünsün, benim gibi beğensin, bana ayağıma kadar onu getirsin dediniz.
Normalde serbest piyasa ekonomisi gereği, o zahmete girmediğinizi için verdiğiniz o zahmetin de bir bedeli olmalı değil mi?
Oturduğu yere isteyen ile gidip alan arasında bir hareket, bir efor farkı var değil mi?
İstediğinizi size getiren, isteğinizi ayağınıza kadar getirdiği için biraz da olsa fiyat farkı koyar değil mi?
Yok, hiç de düşündüğümüz gibi olmuyor.
Ayağına kadar istiyorsun, bırakın zahmet farkını, zahmet etmediğiniz için indirim bile veriliyor.
Serbest piyasa ekonomisi!
Yakındaki markete gitseniz aldığınız ürüne vereceğiniz para, markete gitmeyin telefon edin ayağınıza getirilecek ürünle aynı para.
Serbest piyasa ekonomisi!
Her şey serbestte, kim bizi kandırıyor, kim bizi kazıklıyor anlamak mümkün değil.
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar gibi bir şey.
Serbest piyasa ekonomisi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.