Dünyayı etkisi altına alan virütik hastalıklar son günlerde ciddi anlamda gündemimizde. Ülkemizde de yaygın biçimde görülen Domuz gribi dediğimiz influenza A (H1N1) tipi virüsün kimi hastaları ölüme kadar götürdüğü görünüyor. Çin’de yayılan ölümcül Korona virüsünü bile bazı hastaların ise ayakta atlattığı görünüyor. Aynı tip kansere yakalanmış bir hasta uzun yıllar yaşarken bazı hastalar çok kısa sürede kansere yenilebiliyor.   Peki, virüsler kimleri öldürüyor, ya da bu kadar ölümcül bir virüsü bile ağır sonuçlar olmadan atlatan insanlar bunu nasıl başarıyor?  

Sebebi hepimizin bildiği gibi vücudumuzun kendini koruma mekanizması olan bağışıklık sistemi. Bağışıklık sistemimiz ne kadar güçlüyse hastalıklara karşı o kadar dirençli oluyoruz. Mesela kış boyunca hiç hasta olmadığını iddia eden insanları bilirsiniz. Bu insanlar çevreden izole bir şekilde yaşamayan içimizde dolaşan insanlar ve elbette hasta olan insanlar kadar virüslerle temas ediyorlar ama bağışıklık sistemleri yabancı algıladığı bu virüsü savaşarak hastalık semptomlarına fırsat vermeden vücutlarından atıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için kış boyunca yememiz gereken besinleri, kullanmamız gereken ilaçların reklamlarını görüyoruz. Ama şu unutulmamalı ki gittikçe artan çevre kirliliği, zararlı alışkanlıkların hayatımızın içinde aşırı normalleşmesi, günlük hayatımızda yer alan stres, doğal besin tüketemememize neden olan gıda terörü, kullanmış olduğumuz vitamin tipi ilaçların böbreklerimize ve karaciğerimize uzun vadede verdiği zararlar, amaca giden yolda bize çelme takıyor. Bunların tümünü yapsak dahi hiçbir zaman atalarımız kadar sağlıklı olamıyoruz. 

Şimdi size uzmanlık alanım refleksterapi’nin bağışıklık sistemini kuvvetlendirmede etkilerini anlatacağım, daha önce de defalarca belirttiğim gibi Refleksterapi ayak tabanı veya el ayasından ilgili sinir uçlarına bası uygulanarak sempatik ve parasempatik sinirleri harekete geçiriyor ve vücudun nörotransmitterlerle kendi kendini iyileştirme mekanizmasının işlemesini sağlıyor. Ne bir gıdaya ne bir ilaca ne de başka doğal olmayan bir uyarana ihtiyaç duymadan vücut bağışıklık sistemi harekete geçiyor. Başta stres bölgesi olmak üzere, mide bağırsak ve dalak üzerinde çalışılarak sonuca varıyoruz. Refleksterapi ile kan dolaşımı hızlandırarak kandaki oksijen miktarını arttırılabiliyoruz. Bu da hücre yenilemesini ve enerji artışını destekliyor.

Yani Refleksterapi’de asıl amaç iyileştirmenin yanı sıra bağışıklığı güçlendirmek ve hastalığın nüksetme riskini en aza indirmek Refleksterapi imnün sistemini aktive ederek daha zinde ve diri, hastalıklara dirençli bir sistemi oluşturuyor. Refleksterapi uyguladığımız hastalarımız daha geç ve zor hastalanıp daha çabuk iyileşiyor. Tüm okurlarıma denemelerini tavsiye ediyorum. Hepinize sağlıklı bir hafta dilerim.