Ogün Peçenek
KİTAPLAR HAKKINDA
Hayatımıza etki eden en önemli öğelerden biri de kitaplardır. Bazı kitaplar vardır ki; onları çocuğumu gibi saklar, özen gösterir ve arada tekrar tekrar bakarız. Kitaplığımızın en güzel köşesine koyarız. Bana bir kitap tavsiye eder misin denildiğinde bize en çok etki eden bu kitapları tavsiye ederiz.
“Bana göre dünyada en şanslı insanlar kitap okuyan insanlardır.”
Kitaplar yeri gelir hayatımızı değiştirir, yeri gelir hayatımıza anlam katar. Derin düşüncelere daldırır. Bize yol gösterirler. Çoğu zaman okuduğumuz bir romanın kahramanın yerine kendimizi koyarız. Onun yaşadıklarını sanki kendimiz yaşıyor gibi hissederiz. Bulunduğumuz ortamdan birkaç dakikalığına da olsa uzaklaşmak bizi rahatlatıp mutlu eder. Kafamızın içinde dönüp dolaşan, günlük ya da gelecekle ilgili düşüncelerden sıyrılmak, adeta bir meditasyon etkisi yapmaktadır. Bu nedenle kitaplar meditasyon görevi görürler.
Bazı kitaplar vardır ki; sonunun gelmesini hiç istemeyiz. Hatta sonu gelince “gerçekten bitti mi” diyip üzüntüyle karşıladığımız durumlar olmuştur. İşte bu kitaplar çok şanslı. Böyle kitaplar akılda kalıcı etki yaparlar. Tabi bu kitapların yazarlarına ayrı bir parantez açmak gerekir.
“Günde en az on beş dakika kitap okuyun.”
Gün içinde birden fazla şeyle ilgileniyorsunuz. Bu ilgilendiğiniz şeyler bir zaman sonra yorgunluk hissi vermeye başlıyor. İzlediğiniz televizyondaki haberler, evin halleri, günlük koşuşturmacalar derken, insan dinlenme zamanı arıyor kendisinde. İşte tam bu noktada kitaplar imdadımıza yetişiyor. Alın elinize bir kitap ve bu dünyadan kısa bir sürede olsa dünyadan uzaklaşın.
“Kitap okurken küçük küçük notlar alın.”
İlk kitabımı ilkokulda okumuştum. Öğretmenimin bana verdiği Victor Hugo’ya ait olan “Sefiller” adlı romanın küçük bir özetiydi. Sonraki kitap “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” adlı kitaptı. Bu kitaplar hâlâ zihnimin içinde canlanıp dururlar. Lise yıllarında ciddi olarak okumaya başladığım kitaplarda sıklıkla yaptığım şeylerden biri de beğendiğim cümlelerin altını çizmekti. Çoğumuz bunu yapmışızdır. Daha sonraları işi ilerletip bu altını çizdiğim cümleleri ayrı bir deftere not etmeye başladım. Kitabın her yeri size ait… Kitapta istediğiniz yere not yazın ki siz de kitaba bir şeyler katın.
“Kitaplar için ayrı bir not defteriniz olsun.”
Kitaplarla aram iyice gelişmeye başladıktan sonra “önemli bilgiler” olarak gördüğüm yerleri de ayrı bir deftere not almaya başladım. Daha sonra ayrı bir deftere not ettiğim bu cümleleri kullandığımı fark ettim.
“Okuduğunuz kitapları liste yapın.”
Bir zaman geldi ki hangi kitapları okuduğumu unutmaya başladım. Kütüphaneme baktığımda hangi kitabı okuduğumu anlamak için kitabı açıp içine bakmam gerekiyordu. Bu sırada fark ettim ki benim bir kütüphanem olmuştu. Bu çok mutluluk verici bir şeydi. Sonra hangi kitapları okuduğumu hatırlamak ve kaç kitap okuduğumu bilmek için okuduğum kitapları liste yapmaya başladım.
“Hangi kitabı nereden alıyorsanız not edin.”
Bir zaman sonra şehir dışına çıkmaya başladım. Gittiğim yerlerden kitap almak orayla ilgili bir hatıra olarak kalıyordu ben de. Aldığım kitabın ilk sayfasını açıp, o boşluklara kitabı hangi tarihte ve nereden aldığımı yazmaya başladım. Belli bir zaman sonra o kitabı okuduğumda şehir dışına gittiğim yerlerin anısı canlanmaya başlıyordu. Daha sonra bunu aynı şehirden farklı kitapçılardan aldığım kitaplara da uygulamaya başladım. Eğer böyle bir alışkanlığınız yoksa bence en kısa zamanda siz de bu alışkanlığı edinmeye başlayın derim.
“Unutmayın! Ziyaretinizi bekleyen çok kitap var.”
Günümüzde iş yoğunluğundan dolayı hafta içi kendimize pek zaman ayıramıyoruz. Daha çok kendimize ya da çevremize ayırdığımız vakit hafta sonları oluyor. Hafta sonları bir kitapçıya gidip kitapların arasında dolaşın. Size neler anlatmak istiyorlar bir sohbet edin. Yemyeşil ağaçlar arasında bulduğunuz huzurun bir benzerini kitaplar arasında bulacaksınız. Sonra oradan aldığınız bir kitapla birlikte bir kafeye ya da doğal manzarası olan bir yere gidip, kitabı orada okuyun. Mutluluk çok fazla emek gerektirmiyor.