Sevdiye AKTEKİN
KURTULANLARIN DA ÖLDÜĞÜ BİR SAVAŞ!
Ben size bu satırları yazarken şurada, yanı başımızda bir savaş oluyor. Ukrayna’da resmi olarak 24 Şubat 2022 den beri devam eden bir savaş var. Yeniden ölen çocuklar, yeniden yitirilen hayatlar...
2022 yılında şehirler bombalanıyor... 2011 de başlayan savaştan günümüze kadar olduğu gibi. Ülkeler farklı ama yitirdiklerimiz hep “CAN.”
Ukrayna’da çocuklar ve kadınlar güvenli bölgelere erkekler ise orduya katılıyor. Evi, yuvası, ülkesi, hayatlarının geri kalanında ne olacağı dipsiz bir bilinmezlik.
Durmadan akan gözyaşları, herkesin kendi inandığına ettiği dualar... Ülke liderleri hep plan yapıyor. Güç kazanmak için hep yeni bir hamle peşindeler. Bir satranç oyunundaki piyondan farkı yok insanların. Kim ölmüş değil, neresini düşürdük? Kaç kişi hayatını kaybetmiş hiç önemli değil, stratejik bir bölge miydi vurduğumuz?
Bu savaşta yüzlerce insan ölecek, bir ülke yerle bir olacak. Savaşın nasıl devam edeceğini ise hiç birimiz bilmiyoruz. Ama bu savaş sadece bugün ile bitmeyecek. Ölen sadece savaşanlar olmayacak. Ülkesinden kaçıp sözde kurtulabilen o çocukların hayatı boyunca unutamayacağı bir yas olacak bu yaşadıkları. Bir yakınını kaybetsin ya da kaybetmesin... Arkasında mermilerden kaçarak bıraktığı evi ve ağlayarak ayrıldığı babası hep bıraktığı yerde kalacak. Yaşı kaç olursa olsun o hep o yaşta ve savaşta…
Annem 1989 yılında Bulgaristan’daki zulüm olayları sonrası Türkiye’ye göç edenlerden. 14 yaşındaymış buraya gelirken. Bugün hala her sınır kapısına vardığında o gün buraya gelen çocuk gibi korkuyor. Bir polis ona seslendiğinde bildiği dili konuşmayı unutuyor. Annem 47 yaşında. Ama Bulgaristan’a gittiğinde çocuk olmak istiyor. Orada yağmalanan, yıkılan eski evini gördüğünde evin camında babasını görmek istiyor. Annem 47 yaşında. 20 yıldır panik atak tedavisi görüyor. Çünkü o eski hayatından bir türlü kopamıyor, her mermi sesine, hızla kapı çalınışına, gece çalan telefona korkuyor. Annem aile fertlerinden hiçbirini kaybetmeden kendi ana vatanına gelen şanslı insanlardan.
Ama Ukrayna’dan ellerinde evlatlarıyla çıkan o kadınlar, o kucaktaki çocuklar ülkelerini kaybetmekle karşı karşıyalar. Hepsi sevdiği bir canı orada bıraktı. Kocasını, babasını, abisini ya da sevdiği başka birini… Şimdi söyleyin sizce ölen sadece orada savaşanlar mı? Hayır o halk bugün tamamen ölüyor. Ve savaş bitip her şey normale döndüğünde bile ölen kısımları kolay kolay dirilemeyecek. Ülkeleri uğruna canlarını feda ederek ölenlere “şehit” denilecek. İçi ölenlerse ağlaya ağlaya toparlanmaya ve ülkesini yeniden diriltmeye çalışacak. O insanlar daha acılı ama daha güçlü olacak. O çocukların kalbi ise hiç büyüyemeyecek.
“Savaş, zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça SAVAŞ bir CİNAYETTİR.”
Mustafa Kemal Atatürk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.