Hava, su ve toprak kirlendi kan ve safrayla.

Yolunu şaşırmış vicdanların inlemeleriyle dolup taşıyor demir raylar.

Kötülük ekinleri bambu gibi büyürken zihinlerde , iyilik bilgelerin saksısında incir bonsaisi, kusur örtmekten biçare.

Demir bloklarla ezilen nergislerin ahı kuzey yarımküreye yayılmış gecekuşu inlemelerine denk.

Dünyayı islah edeceğini buyurgan bir dille anıran iki kutuplu katran mıknatıslar.

Kurşuni sözlerin salyalaştığı ağızlarda vebaya yakın kabarmalar.

Tetanoz olmuş duyguların, dokunanı paslaştıran nutuk simsarları, ajanslara bildiri geçiyor gece gece.

Ambarlarını dolduranlar ambargo mimarları kesilmiş, garip insanların sırtında atsineği.

Yayıla yayıla kremli taş binalarda yürüyor, ikiye bölünen bedenlerin otopsi amirleri.

Sessizlikle çoğalan merhamet cemrelerinin gecikmiş toprak seyahatleri.

Benlikleri ishal olmuş insan kurularının doymak bilmez kan ter açlıkları.

Lacivert rengin kırmızı rengi hoyratça harcama panayırlarında doğan acı ayinleri.

Kızıla boyalı dudaklarda susmak bilmez bir merhamet arzusunun plastik coplarla susturulma sunakları.

Haritalar üzerinde saniyede geçen işaret çubuklarının milyon insanı bir anda silme denemeleri.

Bilimin, uçkurunda kan damlayan mefisto çocuklarının ellerinde giyotine dönüştürülme serüvenleri.

Daha çok gecikir merhamet cemreleri cehenneme rakip dünya denen düzleme.

Kime yetmedi kırkbin kilometrelik çap.

Küçücük leğen kemikleriyle kırkbin denemeye hevesli nükleer bağımlısı insancıklar.

Çocukları, kadınları ve dahi insanları ve tüm canlıları cemreleriyle başbaşa bırakın şu bizim dünyada.

Tapınaklarınızda şövalyelik yapma hakkınız İskoçya sınırlarıyla kalsın bir ömür.

Bütün dünya insanları şimdi şu anda dönüşmüş merhamet cemrelerine, akrep ve yelkovan huzur ve barışta.

Av.Yusuf AKIN/15.03.2022/İzmir