Aysel Ateş Abdullazade

Aysel Ateş Abdullazade

Mor saçlı kadın

Küçüktüm, orta okuldaydım. Kaçıncı sınıf olduğumu hatırlamıyorum. Kendimi bildim bileli renkleri çok severim. Renkli giymeye, renkli aksesuarlar kullanmaya özenirim. Bir de renkli saçlara. Tabi o zaman çocuğuz. Saçımızı boyamak bizim için bir hayaldi. Annem kuaföre gittiğinde hep sorardım ben ne zaman saçımı boyayacağım diye. O da "büyüyünce" derdi. Ben de alelacele büyümeyi beklerdim. 

Mahallemizde bir kadın vardı. Genç idi. Alımlı, güzel giyinen, kuşanmayı ve kendini seven biriydi. 25-27yaşı ya vardı, ya yoktu. Bize göre çok büyüktü tabi. Benim hevesinde olduğum herşeye sahip idi. Özellikle de boyanmış saçlarına bayılırdım. Saçının bir tarafını mor renge boyamıştı. Güneş saçlarına vurunca mor rengi daha da açılır, parlardı. Çok şık ve zarif görünürdü bu tarzı ile. Her gün işe gider gelirdi ve ben onu hayranlıkla izlerdim. Topuklu ayakkabılarının sesi sokakta yankı yapardı. Gel zaman git zaman derken bu kadının evlendiğini ve mahallemizden gittiğini duyduk. Uzun bir süre geçti. Artık okula giden yollarda mor saçlı kadınla karşılaşmıyordum. Komşular annemle konuşurken duymuştum, evlendiği adam zenginmiş. Şimdi daha güzel bir hayatı, daha parlak giysileri, daha eğlenceli günleri vardır diye düşündüm. 

Birgün arkadaşlarımla oynayarak okuldan eve geliyorduk. Sokakta normal yürümeyi bilmeyen çocuklar idik. Birbirimizi ite-kaka gülüşüyor, sesimizle sokağı inletiyorduk. Önümüzden bir kadın geliyordu. Saçları kahverengi, üstünde sıradan siyah bir pantolon ve ayağında babet vardı. Bir yerden tanıdık geldi bana. Öylece durup baktım. Bize doğru yaklaşınca yüzünde bir leke olduğunu gördüm. Göz hizasında bir morluk vardı. Ve yanımdan geçtiğinde bu kadının mor saçlı kadın olduğunu anladım. Artık mor renkli saçları yoktu, yerine mor renkli bir "leke" vardı yüzünde...

Önceki ve Sonraki Yazılar