Selcan Öztürk
NAFTALİN KOKULU ÇARŞAFLAR
Bu bayramda diğer bayramlar gibi geçiyor ancak eskiyen biz miyiz,değişen zaman mı belli değil. Eski bayram sevinçleri, mutlulukları yok gibi sokaklar bomboş. Küçükken şeker bayramında çantamızı şekerlerle doldurduğumuz , harçlıklarımızı biriktirdiğimiz o zamanları yitirmiş gibiyiz.
Susmayan kapı zillerinin yerini tatil beldeleri almış. İnsanlar bayramları bir kaç güne sığdırdıkları tatilleriyle motive olarak algılıyor artık.Apartmanlarda hangi dairede kim oturuyor bilmiyorken, komşularımız hakkında bir fikrimiz bile yokken yaşadığımız “Bayram” adlı çalışmamız turizm sektörünün reklam yüzü olmasına yarıyor.
Peki ya büyüklerimiz ?
Bir huzurevi ziyaretimde rastladığım olayda,yaşlı bir teyzenin şeker dolu kavanozunu elinde tutup,kapısındaki taburede otururken gördüğüm bir anda yaşadım bayramı. Gözleri yollarda olan yaşlılarımız bizlerden daha heyecan dolu. Naftalin kokulu çarşaflarda yattığımız evler artık naftalinli duygulara bırakıyor yerini. Eskiyen bu zamanda yitiriyoruz tüm güzellikleri. İnançlarımıza göre adlandırdığımız “Ramazan Bayramı” inanıp,inanmayan kim varsa bir araya toplarken şimdi ayrışımlar yaşıyoruz.
Nesil olarak adlandırılması ne kadar doğru olur bilmiyorum ama zamanın mutasyonuna uğruyor gibi insanlık. Belli kalıplara sığdırarak yaşıyoruz,bu en neşe dolu günlerimizi bile...
“Nerede o eski bayramlar ? “ klişesini biz kendimiz yaratıyoruz.
Sabırla oruçlarımızı tuttuğumuz, iftarlarda özenle hazırladığımız yemekler ve bir araya gelmek için beklediğimiz bu anların sonunu kaçamaklarla taçlandırıyoruz. Büyüklerimizi unutuyoruz. Kısa mesajlarla bayram tebliği atıyoruz ancak o naftalinler duygularımızı ne kadar koruyabilir muamma.
Yine de bizler için tek dileğim, güneş kremini sürmeyi unutmak yerine,hoş sohbetli bol kahkahalı bayramlar olsun.
İyi bayramlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.