Yerel belediye yöneticileri, belediye başkanlarıyla ilgili,  aklıma takılanlar olduğunda, gözümün gördüğü olduğunda, ihbar olarak iletilenler olduğunda bir iki satır yazmamak için kendimi zor tutuyorum.

Bulundukları yerin yerel başları olan bu yöneticilerin yaptıkları iyi veya kötü şeyleri yazmak da, siz değerli okuyucularımın bana verdiği bir görev.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mahsur Yavaş, geçtiğimiz günlerde bir uygulama başlattı. Ankara’da kâğıt toplamayı yasakladı. Toplayanları toplatmadı, toplayanlara sert müdahale etmedi. Başkan Yavaş dedi ki kâğıt toplayıcılarına, “İhtiyacın olanı gelin isteyin, kâğıt toplamayın.’

Başkan istese ekipleriyle kâğıt toplayıcılarına sıkı takip yapabilirdi. Onları zabıtalarla yakalayıp, topladıkları kâğıtların ederinden daha fazla para cezaları kesebilirdi.

Ama yapmadı.

Başkan olduğu şehrin insanına sorun yaratmak yerine, sorununu çözümüne yönelik çalışmak yaptı.

Tam tersi örneği de, geçtiğimiz aylarda bizim İzmir’de yaşandı.

Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, emrinde zabıtalara talimat verdi ve duyuruda bulundu.

İlçe sınırları için kâğıt toplamayı yasakladı.

Kâğıt toplayanlara yüklü miktarda idari para cezası uygulanacağını duyurdu.

Yani topladığı kâğıttan medet uman, para uman, hayat umanlara, kâğıtların ederinden daha fazla ceza kesip, belediyenin kasasının doldurmayı düşündü.

Ne insanlara ‘Derdiniz ne?’ dedi, ne de ‘Ney ihtiyacınız var?’

İkisi de şehir yöneticisi, ikisi de belediye başkanı, ikisinin de elinde hem insan, hem ekonomik güç var.

Yani O da Başkan, Bu da Başkan!

Biz de Gazeteciyiz!