O da Bayram! Bu da Bayram!

Yıl 1978 : Ayakkabı yok. Öyle model, mudel hiç yok. Model, mudel olsa ne yazar alacak para zaten yok. Sabahın bayram olacağını hissediyorsunuz. Bayramlaşma için geleceklere verilecek yiyecek, tutulacak kolanya, uzatılacak şekerden dolayı. Bir de tam tekmil temizlikten dolayı.

Anam süpürdüğü yerden geçmemizi istemez, sildiği yere oturmamız hiç istemezdi. Sokağa çıkıp, uyku saati, yatağa girene kadar eve girmek yasaktı.

Ev bayram karantinasına alınmış gibiydi.

Sabah ezanıyla uyandığınızda, ezanın bitmesini, babamın bayram namazından dönmesini bekleme faslı başlardı.

Ayakkabı bildiğiniz siyah, üzerinde bağcık baskısı olan lastik ayakkabıydı. Bu model parası olmayanlara. Biraz parası olanlara, yandan demir tokalı, terlik görünümlü ama ayakkabı modelli ayakkabılar vardı.

Sanırım onun tokasındaki demirden dolayı fiyatı biraz pahalıydı. Biz hep bağcık baskılı siyah lastik ayakkabı alırdık.

Ayakkabı diyorum ama ayağa giyildiği için. 

Bayram namazından babam döndüğünde evin bahçesinde, anamın ardı sıra sıralanırdık. Babamı eline öper, sonra diğer büyüklerin ellerini öperdik. Evde tek bayram parası veren babam olurdu. Abimin, anamın parası da vardı ama babanın, evin reisinin para verdiği yerde, para vermek reislik taslamak olurdu ki, buna kimse saygıdan dolayı teşebbüs etmezdi.

Derken aldığımız üzerinde yazmalı kadın bulunan 50 kuruş veya bayramlık üzerinde şahlanmış ata binmiş Atatürk olan 25 kuruş büyük ikramiye gibi olurdu. 1 kuruş, 5 kuruş, 10 kuruş da almak vardı.

1978 yılında bize bayramı bayram tadına getiren tek şey, kapı kapı dolaşmak, mahalle çocuklarıyla kabalık halinde dayandığımız kapıların önünde hep bir ağızdan 'Öpüyüm teyze, mendilim taze' diyerek bağırmak ve o evin bayram şekerini veya hediyesini almaktı. Para yine yok. Çünkü parayı sadece çocuğun babası, evin reisi verirdi.

Yıl 2019: Evde cep telefonunda heyecanla oynadığı oynayan 11 yaşındaki oğlum konuşuyor.

'Baba yarın bayram, bizim harçlıkları unutma. Bir de ne kadar zam yapacağını'

Bunu elindeki cep telefonundan gözünü ayırmadan söylerken, ayakkabılıkta duran 500 TL ayakkabısına gitti gözlerim.

Bunu söylerken, elindeki 1500 TL cep telefonuna, karşısında açık duran Full HD televizyona gitti gözlerim.

Yarın ki bayram harçlığını harçlığını ise TÜFE üzerinden mi, TEFE üzerinden mi, yoksa enflasyonun artışına göre mi artırmam gerekiyor diye düşündüm.

O da bayram, bu da bayram!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.