Eylül Ayça Karakuş
Oldu mu?
Bir şey vardı...
Çözümleyemediğim, anlamlandıramadığım beni üzen bir şey!
Aramızdaki büyü bozulmuştu sanki. Ben ise, ilk günden beri o büyü bozulmasın diye duygularımı mahkûm
etmiştim oysa.
Tenine dokunamadığım gecelerde şiirlerine dokunmuş, dizinde dinlendiremediğim ruhumu, gülümseyen
cansız karelerde dinlendirmiştim.
Sesinin küçücük tınısına heyecanlanıp kalp ritmim değiştiğinde aldığım
nefesten bilirdi onun için sol göğsümün altındaki çıkan savaşlarda verdiğim mücadeleyi.
‘’Of ya, bu soluk yok
mu...’’ derdi ve beni çıplak bir kadının en masum haliyle utandırırdı.
Ve ardına naif sesiyle eklerdi...
‘’Sen benim için özel bir kadınsın.’’
Sesiyle seviştirecek kadar o da benim için özeldi ve gülümseyişleri baş döndürücü biriydi.
Di’li geçmiş zamanda yazdığıma aldırmayın. Benim
için hâlâ özel biri. Aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece benim için yine özel kalacak.
Ve bazen hayat... Bazenlerle boğuyor insanı. Hangi zamanın içinde yaşadığını unutturacak kadar yoruyor insanı. Bir kahve yapıyorum kendime. İçtiğim kahvede bile sen geliyorsun aklıma. İki dudak aramda kaldı tüm kelimelerim yine. Tek tek intihar ediyorlar olmayışının
şerefine. Kahve kokusu dağılırken odama senin kokundan eser kalmıyor ruhumda. İnat etme de gel hadi gözlerinin kahvesi, gülüşünün büyüsünde mevsimlerin tüm güzelliklerini yaşat. Radyoda, bazen şarkısını dinliyorum. Bazenlerim çoğalıyor bazen diyor... Beni çoğalan bazenlerim sende kilitleniyor ve benim kalbim yorulmuyor. Aksine, daha bir hırslanıyorum ve sana yol
alıyorum. Dur durak bilmeden sana koşuyorum. Sanki
hiç düşmeyecekmiş gibi, sanki yolun sonunda bekleyenim varmış gibi nefesim kesilene kadar koşuyorum. Yolun sonu yok, bekleyenim de yok. Hatırlanmayacak kadar silinmişim hafızandan. Nasıl geldik bu yol ayrımına
diye düşünürken kendimle yüzleşiyorum. Bir zamanlar bazenlerin içinde boğulduğum anların birinde “Hoşça kal!” deyip giderken kesmiştim önünü.
“Hakkını helal et”...
Bir ömür boyu susacakmışsın gibi sustun.
Kafamı dumanlayan sisli bakışlarınla masum sevgimi bir kez daha kirlettin.
Bir helal olsun demeyi bile esirgedin bana. Ağız dolusu “seni seviyorumları”yalan kıldın iki dudak arasında kalan boşluğa.
İşte hayat bu! Bazenleri çoğaltan bu kahpe hayat seni azaltır.
Bazen hayat insanın yüzüne en ağır küfürü ettirir en çok sevdiğini sandığı adama.
Şimdi, çözümlenmeyen ne varsa çözdüm.
Sen sus... Helal olsun sana!
Şimdi oldu mu?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.