Semra Güzel
On numara
Öğrencilerimle molalarda çay eşliğinde sohbet ederken, insanlara inanmak konusunda ben hep şöyle derdim.. Ben yeni tanıştığım birisine sonsuz inanırım... Tüm söyledikleri tüm yaptıkları doğrudur.. Ama nasıl olur böyle nasıl düşünürsünüz hocam derlerdi. Ben de olur olur derdim...
Yeni tanıştığım kişiyle ilgili ona derece vermem gerekirse ben hemen on numara veririm. Yani ona sonsuz inanırım. O davranışı doğru bu davranışı yanlış diye düşünmem. Neden öyle yaptı niye böyle davrandı diye kendimi yormam, kendini kanıtlamasını ona bırakırım. Eğer hakediyorsa zaten on numarada kalacaktır. Ama haketmiyorsa zaten o numara elbet düşmeye başlayacaktır. Önce dokuz sonra sekiz sonra yedi ve daha aşağılara.....
Bana göre, yeni tanıştığım her kişiye hemen eksi puan vermem, veremem içimden gelmez. O hakettiği puanı kendi bulacaktır zaten... Yorucu, üzücü bir durum değil mi? diye öğrencilerim de sorardı... Baştan, en alt puan sıfırdan başlatsanız olmaz mı? Baştan güvenmeseniz?
Ben yapamıyorum, insanın doğasına ters diyorum. İlk tanıştığıma nesi yanlış nesi doğru diye baştan önyargılı davranmak beni manevi olarak yorar. Nasılsa er ya da geç kendisi zaten kendi notuna ulaşacaktır. Belki kendi de bir şeyler öğrenir bu durumdan diye beklerim ben...
Demem o ki insanlarla uğraşmaya onlarla ilgili durum değerlendirmesi yapmaya gerek yok. Çünkü tanıştığımız kişi hakettiği tahta zaten kendi geçecektir. Kendinizi üzmeyiniz... Kral tahtına mı? Yoksa.... Hadi onu ben söylemeyeyim... Siz anladınız...
Çevrenizdekiler sizi üzüyor mu? Seviyor mu? Arkanızdan iş mi çeviriyor? Yoksa size değer mi veriyor? Sizi mutlu mu ediyor? Yoksa kıskanıyor mu? İyi gün dostu mu? Yoksa kötü gün mü? Yoksa asıl olması gereken her ikisinde de mi yanınızda?... Tatlısu kurnazı mı? Sev beni seveyim seni cinsindense dur ve düşün...
Düşün verdiğin on numaraya ne oldu? Yerinde mi? Yoksa hızla aşağılara mı inmekte?
O yüzden öğrencilerime, yeni tanıştığım kişilere hemen on numara veririm ama hakediyorsa o numarada kalır haketmiyorsa her önemli yanlışta aşağılara doğru inmeye devam eder. Sonunda ne mi olur? En alt seviyeye inince işte o zaman artık ona inanmam, güvenmem... Gerekirse de hayatımdan çıkarırım.
Öğrencilerimin bir bölümü benim gibi, bir bölümü tam tersi düşünür... Herkes kendi kabı kadardır... Herkes hayat yolunda kendi doğrularını bulmak için yol alır. Ben bu yolda insanın hem kendisini hem de başkasını üzmemesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Karşımıza kim çıkarsa çıksın onun temiz bir sayfa olduğunu düşünmek zorundayız. Aksi hem bizi hem karşımızdakini yorar. Hayatın keyifli, eğlenceli tarafları dururken kirli sularında yüzmeye gerek var mı? Bence yok. Sizin için de olmasın. İnanmak iyidir. Hem ruhumuza da iyi gelir. Deneyin size de iyi gelecektir. Fazla geç kalmayın sizlerde on numaradan başlayın bakalım ne olacak.? Denemesi bedava...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.