Ali EYCE
Pazar Hikâyesi (4)
Bugün ki Pazar hikâyemizi gündeme dair yazacağım.
Her hikâyenin bir gerçeklik payı olduğu gerçeğini dikkate aldığınızı biliyorum ama bu hikâyenin daha çok gerçeklik payı olduğunu da peşinen söylüyorum.
Malum gündemimiz korona virüsü.
Olmaması da mümkün değil.
İnsanlık olarak hem sağlık açısından ölüm kalım mücadelesi içindeyiz, hem de ekonomik açıdan ölüm kalım mücadelesi içindeyiz.
Hal böyle olunca da, kim öle, kim kala diyerek, evlerimizde hiç kimse ölmesin, hiç kimse hastanelerde kalmasın diyerek kısıtlamalara uyarak zamanımızı hiç de alışık olmadığımız şekilde geçiriyoruz.
İşte bu sıkıntılı süreçte yaşanan bir olay.
Bütün belediyeler, bütün STK’ların yaptığı gibi, bütün insanım diyenlerin yaptığı gibi yardım ihtiyacı duyan ailelere erzak desteğinde bulunuyor.
Belediyenin resmi plakalı arabası ve personeli de sadece bu işlerle günün yoğunluğunu geçiriyor.
Buraya kadar yerel siyaset haberi.
Gelelim hikâyesine.
İzmir’in üst seviye bir semtinde oturuyor bizim dayı.
İki ay önce, oturduğu ve sahibi oluğu 140 metrekarelik dairenin iç dekorasyonundan sıkıldığı için bir tadilat işine girişiyor.
Girişiyor derken kendisi falan yapmıyor.
Çağırıyor iç mimarları, çizimleri, planları görüyor ve bütçesinin elverdiği imkanla, 100 Bin TL’yi dekorasyon için gözden çıkarıyor.
Banyoyu yaptırıyor, duvarları yaptırıyor, dolapları yeniliyor, camları, parkeleri, kapıları, tavanlarda gergi tavan lambalar vs vs.
Eskisine nazaran çok değişin bir eve sahip oluyor.
Sıkılmıştı ya, artık o sıradanlıktan kaynaklı sıkıntıdan da 100 Bin TL vererek kurtulmuş oluyor.
Psikolojik tedavi.
Tam değişimle rahatladım derken, korona virüsü salgını ortaya çakıyor.
Şansı bu ya, evinde kalmak zorunda kalıyor ve yaptırdığı dekorasyona daha çok bakmak ve onunla daha çok yaşama şansını yakalıyor.
Evinde otururken, sokağına belediyenin arabası giriyor. İçinde yardım isteyenlere verilmek üzere dağıtılan erzak kolileriyle.
Oturduğu apartmanın önünde duruyor, belediye personeli tarafından indirilen bir tanesini, kendi istediği için, belediye de uygun gördüğü için alıyor.
Bunu gören mahalle sakini soruyor,
‘O adam koca mühendis. Milyonluk dairesine, iki ay önce binlerce TL harcayarak tadilat yaptıracak kadar da gücü var. Bu yardımları hangi kriterlere göre dağıtıyorsunuz?’ diye soruyor.
Vatandaş olarak haklı.
Belediyenin kasasına giren vergileri veren kişi olarak haklı.
Belediye çalışanı, “Amca biz onun hangi durumda olduğunu inan bilmiyoruz. Belediyeden bize liste verildi. Biz de kime verilecek talimatı verildiyse ona göre dağıtıyoruz” diyor, diyebiliyor.
Allah kimseyi karnı aç değil, gözü aç ve yüzsüz yapmasın!
Karın bir şekilde doyar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.