Arif ÇAYAN
SAĞIR SULTAN SİZİ DUYDU MU?
Yerel seçim atmosferi ister istemez bizim köşe yazılarımızın da birinci konusu oluyor.
Kim nerede aday, ne yapıyor, ne yapmıyor, ne istiyor, ne istemiyor, neden istiyor, nereden istiyor, kimden istiyor, kime istiyor vs.
Binbir çeşit aday için geliştirilmiş, binbir çeşit soru.
Ama en önemlisi seçmenin sorularınını cevabını kim verecek asıl önemli olan o.
Seçim zamanı, sandık başına giden seçmenin, 'Kimsin, nesin, ne yaparsın, yapacaksın?'
İşte bu soruların cevabını veren, verebilen ya yeniden durduğu yere aday olacak, ya da ilk defa istediği bir yere.
Peki seçmenin bu sorularının cevabını, aday adayları veya adaylar nasıl verecek.
Tabi ki, medyanın ulaştırma yetkisi, ulaştırma marifeti ve ulaştırma göreviyle.
Sevgili her bir yerin aday adayları, bu işe girdiğinizde boşuna, duvarlara, demirlere, yollara yazılar yazdırıp, pankartlar hazırlatıp masraf etmeyin.
Su gider yazı kalır diyen atalarımızın, yazıları duvarlara, yollara, demirlere yazın diye söylemediğine eminim.
Geleceksiniz, görüşeceksiniz, konuşacaksınız, anlatacaksınız ve biz de bunları vatandaşlara ileteceğiz.
Diyeceğiz ki, haberin gizli öznesinde, 'Sizin için aday adayı olan bu kişi, sizin sorularınıza böyle cevap veriyor'
Öyle bir diyeceğiz bunu, sağır sultan dahi duyacak.
Siz de, aday adayı olarak üstünüze vazife olanı yapmış, seçmene seçilme hakkını doğru kullanması için ulaşmış olacaksınız.
Sağır sultan derken seçmen kitlesi umarım bir özürlü yarattığımızı, kabalık yaptığımızı düşünmez.
Tarihteki sağır sultan hiyakesini anlatarak yazımı tatlıya bağlayayım.
Memlüklüler Mısır’da hükümran iken, onların kulakları ağır işiten bir sultanları varmış. Öyle ki, vüzerasıyla birlikte gizli devlet işleri konuşacakları zaman, bir oda içine yapılmış bir başka odanın içine gider, orada bağıra çağıra konuşurlarmış.
Sultanın sağırlığı dile düşünce de, bu deyim türemiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.