Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

SAVAŞMAYIN, ANLAYIN

Yeni bir çatışma grubumuz oldu.

Aşı sevenler, aşıya karşı olanlar.

İçlerinde doktorlar mı ararsın, okumuş görmüş tahsilliler mi, bilgililer, bilgisizler mi, hepsinden var.

Aşıyı kendisi bulmuşçasına hevesle kabul eden bir popülasyon var. Tıptan terk çok bilmiş karşıtlar var.

Kendim de aşı olmuş bir birey olarak aşı sevdalısı olduğumu söyleyemem.

Henüz bir senelik çalışmasını bile tamamlamamış bir aşıyı nasıl gözüm kapalı savunabilirim ki?

Ne aşıyı savunan yüzde yüz emin olarak savunabilir, ne de karşı çıkan yüzde yüz zararını ispatlayabilir.

İnsanlar aşı karşıtı değil.

İnsanlar, yan etkileri tam bilinmeyen bir aşının vücuduna girmesine karşı.

Size gelin kızamık aşısı yapacağız demiyorlar ki.

Bu öyle birşey değil.

Üstelik bir de form imzalıyoruz.

Alerjik reaksiyonlar var. Kurdeşen, cilt döküntüsü ve ölümcül alerjik reaksiyon. Anafilaktik şok. Tam burada parantez var. Mevcut verilerle tahmin edilemiyor yazıyor içinde.

Yüz felci.

Bunlar en ciddi etkiler. Yani ölüm yok ya ucunda deriz ya, ölüm var ucunda.

Bunu imzalıyorsunuz. Yani ölebilirsin diyor. Üreten fima da henüz emin değil, ne durumda neye yol açıyor.

Okumadıysanız açın okuyun internette de var. Gizli birşey değil zaten.

Şimdi bütün bunlardan korkup, ölüm riski olan bir aşıyı olmak istemiyor diye aşı karşıtı deyip savaş açıyorsunuz.

Evet bağışıklık yükselmeli. Kesinlikle toplum bağışıklığı yükselip virüsle savaşacak hale gelmeli.

Ancak bunu yaparken de insanın ölmek istememesini de anlayışla karşılamamız gerekmez mi?

Önce bir sebeplerini anlayın, sonra savaş açın.

Sanki biz virüsle çok mu adaletli savaşıyoruz?

Daha toplumun çeyreği bile aşılanmamışken heryerin kapısını sonuna kadar açmadık mı?

Bütün bir kışı eve dön, eve kapan sloganıyla geçirmişken, yaz geldi hava güzelleşti deyip bir gecede açılmadık mı?

Sahi plajda bu virüs yok mu? Orda yaşamıyor mu? Yaşamıyorsa neden hep birlikte plajda yaşamaya başlamıyoruz?

Yaşıyorsa neden maske takmıyoruz?

Açık hava diye mi?

Sokak da açık hava değil miydi?

Sahillerde plajda maskesiz gezebilirsin,sokakta gezemezsin. Plajda tıklım tıkış insanlarla kaynaşabilirsin, sokakta hayır.

Restoranda dip dibe masalarda yemek yiyebilirsin. Sokakta maske takmalısın.

Biraz tuhaf değil mi?

Mantık arıyorum, bulamıyorum.

Yasakları da geçiyorum.

Maskesiz iki adım atmayanlar, kafelerde oturuyor. Tanıyorum çoğunu.

Markete gitmeyenler, akşam yemeğe çıkıyor. Yanındaki masayla arasında bir metre bile yok.

Şimdi bu insanlar kendini mi kandırıyor aslında?

Sokakta korunuyorum, ama eve mi kapanalım, gidip bir restoranda oturacağım tabii diyor. Çok haklı...

Hala kalabalığa girmiyorum. Markete çok acil birşey gerekirse gidiyorum, alışverişimin yüzde doksanını sanal yapıyorum.

Ne restorana ne kafeye gidiyorum. Dışarda oturup bir kahve içmedim daha. Dondurmayı çok sevmeme rağmen daha ağzıma sürmedim.

En azından kendimi kandırmıyorum.

Ben bir kural insanıyım. Kurallara uyulmasını beklerim.

Duruma göre esneyen kurala kural diyemem.

O nedenle de zaten anlayamıyorum. Ne bütün bir seneyi sıkı sıkı kapalı geçirişimizi, ne de bir gecede kapıları açıp aynı hızla kaynaşmamızı.

Kendinizi koruyun. Ama gerçekten koruyun, adamakıllı koruyun. Eğer bir önlem alıyorsanız uygulayın. Sahili, restoranı, marketi diye ayırmadan, önleminizi alın.

Çünkü virüsün plajda ve restoranda yaşamayıp sadece sokakta ve markette yaşadığına dair bir bilimsel veri henüz açıklanmadı.

Önceki ve Sonraki Yazılar