Sevdiye AKTEKİN
Şey ben… Yeni mezun değilim!
Bizim üniversiteden mezun olduğumuz yıllarda yeni mezunlar iş görüşmelerine gitmeye çekinirlerdi. Hem sorulacak soruları bilmediklerinden hem de deneyimsiz olmalarının onlara dezavantaj olduğuna inandıklarından. Diyelim ki iş görüşmesi güzel geçti ve işe alındı. O zaman da maaş ve iş şartları tam olarak istedikleri gibi olmazdı. Malum, “DENEYİMSİZSİNİZ.”
Esnek çalışma saatlerine uyumlu ve seyahat engeli olmamak şartlarıyla, asgari ücretli işlerine başlarlardı. Hepsinin hayali bir süre sonra terfi etmek ya da daha iyi olanakları olan bir işe geçiş yapmaktı. Aynı firma içinde çalışmaya devam edenler bir şekilde az az da olsa maaşlarını yükseltti. Ama mevcut işinden ayrılıp yeni bir işe başlamak isteyeneler için durum pek iç açıcı değildi. Ne oldu biliyor musunuz?
O neslin deneyimsizlerinin çoğu, bugün deneyimleri, iki üç yabancı dilleri, iki üç üniversite diplomaları, onlarca sertifikaları hatta yüksek lisanslarıyla asgari ücretle işe alınmak isteniyor. Ülkemizdeki ekonomik şartlar ve alım gücünün azalmasıyla asgari ücrete geçtiğimiz yıllara göre oran olarak yüksek zamlar yapıldı. Ama aynı oran deneyimli ve donanımlı kişilere ne yazık ki yapılmadı. Yeni asgari ücret kişilerin refah seviyeleri arttırmamakla birlikte yeni bir durum ortaya çıkardı. Tek maaş, asgari ücret. Köklü şirketler ve devlet kurumları dışında kalan küçük şirketler, işletmeler ya da özel eğitim kurumları yeni aldıkları personellerin neredeyse hepsini asgari ücretle işe alıyor. Hal böyle olunca, iş bulma sayfalarını incelediğimizde aynı kurumların neredeyse her dönem aynı pozisyon için yeni personel alımı yaptığını görüyoruz. İçerideki mevcut personeline zam yapmak yerine, işsiz gençlerden birini onun yerine asgari ücretle getirmeyi tercih ediyorlar. Ya da o pozisyonda çalışan kişiye, asgari ücret verip, 7/24 çalışmasını istiyorlar ve kişi işten ayrılıyor. Ülkemizdeki okumuş, genç işsiz nüfus fazla olduğu için birinin yerini diğeri kolaylıkla alabiliyor.
Öğretmen arkadaşlarım çalıştıkları kolejlerde asgari ücret alıyorlar ve neredeyse hafta sonları bile etüt yapmaları isteniyor. Çalıştığı şirketten maaşına zam talep eden arkadaşım “Senin yerinde olmak isteyen yüzlerce insan var.” diyerek sorumlusu tarafından tehdit ediliyor. Hemşirelik okuyan ve atanamadığı için yıllarca özel hastanelerde asgari ücrete çalışan bir tanıdığım işten ayrılıp bir ev eşyaları mağazasında işe başladı. En azından nöbeti yok ve satış primi var dedi.
Eskiden annelerimiz, babalarımız “Oku kızım, oku oğlum benim gibi bedenini değil kafanı çalıştır.” derlerdi.
Şimdi bizim o okumuşluklarımıza, deneyimlerimize ne oldu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.