Tuğba Topal
SIRADANLAȘAN SABAHLAR
"Ben de zaten alışkanlıktan yaşıyorum cancağızım, keyfimden mi sandın! Kalbim, kendiliğinden nefes alıyor, bana sorduğu yok." diyordu Muhteşem Vahşi Dünya kitabında Andrey Platonov.
Bazı sabahlar yüreğimde kekremsi bir tatla uyanıyorum. Kendimden çok uzaklardaymıșçasına, çok uzun zamandır görmemișçesine özlüyorum kendimi.
"Gökyüzünün masmavi tonuyla, güneşin saçakları altında dans eden bembeyaz bulutlar... " dedi ihtiyar ve devam etti. " O bembeyaz bulutların içinde sakladım gözyaşlarımı ne zaman ağırlaşırsa yüreğimde işte o zaman dökerim hayallerimi, onlarla beraber. İçimde kopan her fırtınanın bir adı var ama sesli söylemeyemem...
Çünkü; her ismin yeri yüreğimde çok derindi "
İşte yine öyle bir sabaha uyandım kendimden çok uzaklarda, kendime hasret. Uzun zamandır fark edemedim bu kadar uzaklaştığımızı ve yine acı bir şekilde hatırlattı kendini bana.
Zaman geçtikçe eskisi gibi yükünün ağırlașmasını beklemiyor artık bulutlar. Gökyüzü masmavi iken bile ansızın boşaltabiliyor yaşlarıyla birlikte hayallerimi.
Ne o acıyor yüreğime, ne de yüreğim acıyor içindeki isimlere.
Bazı sabahlar, zamanla sıradanlașıp hergüne dönerken, ben arada bir karşılaştığım kendime artık çok uzaktayım.
Boşluklarda kaybolduk, birbirimize tutunamadık...
Sonra derin bir nefes alıp devam etti;
"Bir gün öleceğini hiç düşündün mü? Arkadan ağlayanlar olacak ve o ağlayacak olanlar bugün seni yalnız bırakanların olması ne kadar da büyük bir trajedi değil mi?" diyerek yüreğime çarpıp sözlerini sustu ihtiyar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.