Hakan Dalay
SİYAHİ KADIN AKTİVİST; ROSA PARKS
Değerli Okurlar;
Daha önce bu köşede kendilerine yer bulan ‘Malcolm X’ ve ‘Martin Luther King’ gibi siyâhî hakları için mücâdele eden lîderlere eklememiz gereken bir de kadın aktivist var; ‘Rosa Parks’… Onun öyküsünü de anmadan geçmenin mümkün olamayacağını belirttikten sonra, dikkatlerimizi başarıya ulaştırdığı sessiz eylemine cezbedelim…
Köleleştirilen, ayrıştırılan, dil, din, düşünce ve vicdan hürriyetleri ellerinden alınan, insan yerine bile konulmayan siyâhîlerin, beyaz ırk mensubu Amerikalılardan çekmedikleri kalmamıştır! Amerikan târihi boyunca, acımasız ve ilkel ırk ayrımcılığının kurbanı olan bu insanların direniş çığlıkları, târihler; 1 Aralık 1955’i gösterdiğinde, yankılanmaya başlamıştı; Hem de bir otobüsten…
Siyâhîlere karşı yapılan ırk ayrımcılığını, sosyal hayâtın her alanında görmek mümkündü. Otobüslerde bile siyâhî ve beyaz insanlar, yan yana oturamaz; muhatap olamazlardı. Beyaz insanların, her anlamda üstünlüğü söz konusuydu.
Amerika’nın güneydoğusunda yer alan Alabama eyaletinin, ‘Montgomery’ kentinde, belediye otobüsünde yolculuk etmekte olan siyâhî bir kadın, o gün, saatler akşam 6’yı gösterdiğinde, her zamanki gibi evine gidiyordu. Birkaç dakika içinde olacak olanların, Amerikan târihini değiştireceğinden ne onun, ne de otobüsteki diğer yolcuların haberi vardı. Otobüsün en arka tarafları, siyâhîler içindi, en önde beyazlar oturuyordu. 42 yaşındaki Rosa, otobüse binip ücretini ödedikten sonra, ‘James Blake’ adındaki şoför onu durdurarak, arka taraftan tekrar binmesini istedi. Otobüste gördüğü ilk boş koltuğa oturan Rosa’nın ardından binen bâzı beyazlar, ayakta kaldı. Durumu fark eden şoför Blake, ayağa kalkarak, siyâhîlerin beyazlara yer vererek, arka tarafa gitmesini istedi. Bu zâlimce ve insanlık dışı kurala boyun eğmek zorunda olan siyâhîler, arka tarafa doğru yürüdüler. Oturduğu yerden kalkmayarak, şoförün gözlerinin içine bakan biri hâriç; Rosa Parks…
Herkes büyük bir şok yaşıyordu. Rosa’nın bu hareketi, görülmüş şey değildi; onun için çok ağır sonuçlar doğuracaktı. Blake; ‘neden kalkmıyorsun?’ diye kızgınlıkla sordu. Terzi Parks’ın cevâbı ise; ‘çünkü kalkıp yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum’ oldu.
Otobüste yaşanan bu dakikalar, yaşanacak devrimin bir çağrısıydı… Rosa Parks, o gün yerinden kalkıp bir beyaza yer vermediği için tutuklandı. Siyah hakları aktivist organizasyonu ‘NAACP’nin Montgomery şubesi başkanı, sendikacı; ‘Edgar Nixon’, Rosa’nın 100 dolarlık kefâletini ödeyerek, onu hapisten çıkardı. Nixon, aynı gün yaşanan bu skandalın ardından, yetkili diğer siyâhî hakları temsilcilerini arayarak, durumu anlattı. O gece, 35 bin el ilânı hazırlanarak, Montgomery halkı, otobüsleri boykot etmeye çağrıldı.
5 Aralık Pazartesi günü, Rosa Parks, mahkemeye çıkarken; Montgomery, târihinin en önemli gününü yaşıyordu. Yapılan haksızlığa karşı direnenlerin sayısı, 40 bine ulaşmıştı. Boykot başarılı bir şekilde ilerliyor ve çığ gibi büyüyordu. 381 gün boyunca, Montgomery’deki bir tek siyâhî bile otobüse binmedi. İşlerine, okullarına saatlerce yürüdüler…
Temyiz ve ilgili dâvâlar, mahkemelerde ABD Anayasa Mahkemesine kadar ilerlerken, boykot, Montgomery'nin beyaz nüfusunun çoğunun yanı sıra bâzı şiddet olaylarında öfke yarattı, ortalık savaş alanına döndü. Ülkede yaşanan gerginlik artarken, siyâhîler, insan hakları direnişinden bir adım bile geri atmadı. Zaman zaman beyazlarla karşı karşıya gelen siyâhîler, dayak yiyip taşlansalar da mücâdelelerine devâm ettiler.
3 Kasım 1956’da, Yüksek Mahkeme, otobüs ayrımcılığının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi; Boykot, mahkemenin yazılı kararının, Montgomery’e gelmesinden bir gün sonra, 20 Aralık’ta sona erdi. İşini kaybetmiş ve yıllar boyunca aşağılanmış olan Rosa, ‘medenî haklar hareketinin annesi’ olarak, bir devrime imzâsını attı. Yaşamı boyunca insan hakları derneklerinde çalışmaya devâm eden Rosa Parks, 24 Ekim 2005 günü, 92 yaşında hayâtını kaybetti. Rosa Parks’ın cenâzesi, yâni beyaz bir yolcu için yerinden kalkmadığı için hapse atılan o siyâhî kadın, ABD kongresinin binâsında ve binânın üzerindeki kubbenin altında toprağa verildi. Parks, Amerikan târihinde, böyle bir mekânda defnedilen tek siyâhî kadındır.
Esen kalın…