Önceki gün akşam yaklaşık 1,5 saat, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa açıklamasından sonraki sosyal medya mesajlarına okudum.

1,5 saat sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmedi ve görevine devam edeceği açıklamasının 1,5 saat kadar süren sosyal mesajlarını da okudum.

Mesajları okurken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile her gün görüşüyor, her yerde buluşuyor, mesai arkadaşı, kafe arkadaşı, uzun dost sohbetleri olmuş gibi sosyal medya hesabına konulan fotoğrafları da gördüm.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ne neden istifa ettiğine değineceğim, ne de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onu görevine devam etmesine karar vermesine.

Birisi Cumhurbaşkanı, diğeri İçişleri Bakanı.

İkisinin de bildiği şeyler var, ikisi de doğru bildiklerini yaptılar.

Türk siyaseti,  demokrasisi bir adım daha ileriye giderek, hiç alışık olmadığı sebep ve sonuçlara kavuştu.

İşini bilenin, işinde kalmasına, işini bilen karar verdi.

İşini bilende işinde kaldı.

Sonun en iyi açıklamasını ise AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik üç cümle ile net olarak yaptı.

Siyasi Sorumluluk.

Siyasi Ahlak.

Siyasi Takdir.

Türk siyasetinin en çok ihtiyacı olduğu şeyler.

Bu ülke, geçmişinde, sorumluluk sahibi olmayanların siyasetinden, ahlak ölçüsü tartışılanların siyasetinden, takdir hakkını hakkıyla kullanamayanların siyasetinden, demokrasi ve ekonomi açısından çok çekti.

Şimdi, dün ki istifa açıklama sonrası, istifanın kabul edilmemesi açıklamasından sonrası sosyal medyaya yazdıklarınıza bir okuyun.

Siyasetin ister en içinde olun, ister en dışında olun.

Siyasi sorumluluk sahibi gibi davrana bildiniz mi?

Siyasi ahlaka uygun cümleler kurabildiniz mi?

Siyasi takdir hakkını görebildiniz mi?