Aysel Ateş Abdullazade

Aysel Ateş Abdullazade

Sosyal medya "kerhanesi"

Çağımızın olağanüstü teknolojik zirve yaşaması sonuç olarak yaşantımızda biz insanları nasıl etkiliyor? Bu sorunun cevabını dünya genelindeki insanlar için vermek çok da doğru olmaz. Çünkü insan yaratılış itibarıyla farklı kültürlerde doğduğu için içindeki ben de farklı şekilde şekilleniyor. Avrupa insanı daha bilinçli, daha sosyal ve daha düzenli bu konuda. Felsefe yapmaya gerek yok. Neden bahsettiğimi açıklayayım; televizyon programlarında "eşini" arayan erkekler ve kadınlar, evden kaçan çocuklarını bulmak için programa çıkanlar.

"Eskiden böyle şeyler yoktu" diyenlere hitaben başlayacağım düşüncelerimi. Eskiden farklı şeyler vardı. Tabi ki, olmasına rağmen bunca fazlalıkta değildi. Neden mi?

Eskiden her şey bu kadar basit ve rahat değildi. Önceliği budur. İnternetin olmadığı zamanda ev telefonları vardı. Ama bu telefonla kimse birini arayıp açık ve net bir şekilde cinsel birliktelik isteğini ifade edemezdi, etmezdi. Ya da herhangi bir toplulukta birini rahatlıkla "takibe alıp", kolaylıkla yürüyemezdi. Tanışmanın da, erkek için kadın, kadın için erkek bulmanın da zorlukları yeterince idi. Stop! yaptıran şeylerin başında gelenlerden birincisi budur.

Günümüzde tanışmak bu kadar basit, bu kadar rahat ve ulaşılan ki. Normal tanışmalardan bahsetmiyorum. Mesela kocasını bırakıp başkası ile kaçan kadının tanışma eylemi normal değil. Ya da aksi. Yahut genç bir kızın genç bir adamla tanışıp kaçması, birlikte yaşaması normal tanışma sonucu değil. Basitleşen şeyler basit yaşantılar yaratmaya başladı. İlişkilerde bir rahatlık var. "Senden çok var" cümlesi var ilişkilerin içeriğinde. "Olmazsa, olmasın. Senden iyisini bulurum" eminliği var.

Görücü usulü evlilikleri kınıyoruz sosyal medyada. Adâblı tanışma usulü artık günümüz gençlerine kahkaha konusu oluyor. Latife yapıyorlar. Herkes görücü usulü evlenmelidir demiyorum. Ama bunun adabının, tehlikesizliğinin, insanca yaklaşımının gerçekliğinden bahsediyorum. Sosyal medyada birine yazıp tanışmakla, birinin seni birisi ile tanıştırmaya vesile olması arasında hiçbir fark ve aşağılayıcı düşünce yoktur. Önemli olan tanışmanın niyeti ve sonraki aşamasıdır. Mekanın ve usulün önemsizliğini anlatmaya çalışıyorum.

Sosyal medyada bir "kerhane" mevcut şu an. İnsanların rahatlıkla birbirine mesajla ulaştığı bu mecrada ahlaksızlığın dibi yaşanıyor. İnsanlar artık rahatlıkla isteğini karşı tarafa ifade ediyor. Ve karşı tarafın cevabına uygun şekilde devam ve ya tamam olarak durumu nitelendiriyor. Eski Türk filmlerinde de kerhaneleri görmüşsünüzdür. Erkekler, kadınların toplandığı "evlerin" önünde bekler, istediği kadını gözüne kestirir ve seçerdi. Şimdi o "evler" internette sayısız şekilde. Üstelik evinde oturup rahatını bozmadan kadınlara ulaşım sağlanıyor. Fiyat biçiliyor, anlaşma yapılıyor, oldu ve bitti.

Bir de sevgi adı ile kandırılıp ailesini terk eden, kocasını bırakıp başkasına kaçan kadınlar; karısını evde bırakıp tanıştığı, ama ne olduğunu bilmediği kadınların kollarına koşan erkekler toplusu var. Sonra da soluğu Müge Anlı'da, Hoşkadem Hidayetkızı'nda alan anne babalar, adamlar ve kadınlar.

Suçu kimde arayalım şimdi? İnterneti bulan o kişide mi? Oysa internet bize o kadar kolaylık, ilim, bilgi, rahatlık sağlıyor ki.

Peki aklı çelinmiş o kadınlarda mı suç? Ya da nefsine hakim olamayan, macera arayan erkeklerde mi? Yoksa bu rahatlığı haketmeyen biz insanlarda mı?

Bir yerde okumuştum; fazla kolaylık insanın yolunu değiştirir - diyordu. Şimdi düşünüyorum da, o kadar mantıklı ki. İnsanoğlu var olan şeyi istikameti üzere kullanmaktan hızla bıkıyor. Kendine has şekilde, kendi arzularına göre değişimini bekliyor.

Her şey o kadar güzel ki. Çirkinleştiren biz insanlarız. Hayatın belli bir sistemi var. O sistemin dışına çıktığımızda rotamız değişiyor ve başkalarının da hayatını değiştirmiş oluyoruz bu yolla gidince. İnsanlığın ve dünyanın düzenine uyarak yaşayalım. Ahlak ve maneviyat yalnız biz canlılar için gerekli kavramlardır. Bir masanın ya da bir ağacın ahlâk sahibi olması gerekmez ve bu sorgulanmaz. Ama biz insanız, sen insansın, ben insanım...

Esenlikle!

Önceki ve Sonraki Yazılar