Ali EYCE
Sosyal medyada siyaset notu!
Dost meclisinde oturmayı, konuşmayı, çay içmeyi ve en önemlisi de dinlemeyi çok severim.
Akıl terazimi önüme korum, söylenenlerden, düşünülenlerden, hatta bazen yenen ve içenden bile dersler çıkartırım, sonuçlar çıkartırım.
Uzun yıllar mahkeme salonlarında, saatlerce sanıkları, mağdurları, avukatları, hâkimleri, savcıları, tanıkları dinlemenin kazandırdığı iyi bir alışkanlık.
‘Söz gümüş ise sükut altındır’ diyen atasözümüzün yaşayan hali gibi.
Siyasetçileri severim!
Çok hayalleri olduğu için severim!
Çok heyecanları olduğu için severim!
Çok umutları olduğu için severim!
Çok konuştukları için severim!
Boş konuştukları zaman da daha çok severim!
Boş konuşan insanın neresi sevilir demeyin, dolu olduğunuzu, donanımlı olduğunuzu hissedip mutlu olmanızı sağlayanın üstüne başka bir şey tanımam.
Siyasetin içinde olduğunu iddia eden dost meclisinde konuşan kişi, konuştukça konuşuyor ve lafı sosyal medyaya, dijital medyaya getiriyor.
Sosyal medyanın ve dijital ortamın siyasete, siyasetçiye hiçbir şey kazandırmadığı iddiasında.
Aklımda, aklını alacak o kadar kelime ve cümle doldu ki sabırla bekledim çıkarmamak için, yüzüne, dizine, gözüne, aklına vurmamak için.
Siyasetçi için gerçek olanın ‘Rakamlarda’ olduğunu söylediğinde sustuklarımı, söyleyemediklerimi kaleme almaya karar verdim.
Sadece o değil; bütün siyasetçiler okusun, bilsin, düşünsün diye.
Dijital ortam ve en baş kullanım alanı sosyal medya, siyasetin yapıldığı, siyasetçinin kendisini tanıttığı, insanlarla tanıştığı en önemli alan.
Yaptığınız, düşündüğünüz her ne varsa, tanıdığınız veya tanımadığınız bütün insanlara anlatabilmenin tek yolu.
Siyasetçi, tipik bürokrat gibi davranamaz.
Davranırsa zaten siyasetçi olmaz, yaptığı siyasetin de ne partisine, ne kendisine getirisi olmaz.
Siyaset insan için yapılır.
O insanın elindeki oyu alabilmek için yapılır.
O oyu alıp, düşündüklerini hayata geçirebilmek için yapılır.
Daha çok insana ulaşabilmek, daha çok şeyler anlatabilmek, daha çok düşündüğünü gerçekleştirmenin yolu da sosyal medyada, dijital ortamda daha çok bulunabilmekten geçer.
Basitçe şöyle anlatayım.
Girdiğiniz bir dükkânda, evde parmakla sayılabilecek kişilerle iletişim kurabilirsiniz ama o iletişimi sosyal medya üzerinden, dijital ortam üzerinden paylaştığınızda, tanımadığınız ama sizi tanıma şansı yakalayan binlerce insana dolaylı olarak ulaşmış olursunuz.
Daha basitçe şöyle anlatayım.
Okuyorsunuz, okuyorsunuz, bir öğretim yılının sonuna geliyorsunuz. Ne öğrendiğinizi bir kenara bırakın, ne kadar ders çalıştığınızın sonucunu beyaz bir kâğıda not olarak düşüyorsunuz. Çok çalıştığınızı iddia etseniz, çok çalışmasanız bile bu nottan kaçışınız yok.
Hem siyaset yapacaksınız, hem insanların düşleri, düşünceleri, beklentileri için düşündüğünüzü ve çalıştığınızı iddia edeceksiniz, hem de varsa eğer, bunu sosyal medya üzerinden göstermekten sakınacaksınız, gösterecek bir şeyiniz olmayacak.
Buna siyasette tembelliğin, haddini bilmezliğin, egonun varoluş hali derler.
Vesselam!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.