
Serpil Sümer
Sözün Bittiği Yer
Sözün bittiği yer derler ya, işte öyle bir dönemdeyiz. Dinlenmek, eğlenmek için yola çıkıyorsun, ama yolda başına ne geleceğini asla bilemiyorsun. Her an her şey olabilir. Yangın çıkabilir, oturduğun bina dümdüz olabilir, doğalgaz havaya uçabilir, ya da yolda hiç beklemediğin bir anda başına bir darbe yiyebilirsin. Her gün bunlar gibi sayısız olumsuz örnek yaşanıyor.
Geçen gün yanan otel haberleri hepimizin içini dağladı. Alevler gökyüzüne yükselirken, içeridekiler canlarını kurtarmak için çırpınıyordu. Sonra herkesin dilinde aynı soru yankılandı: “Yangın merdiveni neden yoktu?” Yıkılan binalar için de aynı soruyu soruyoruz: “Kolonları kim kesti?” Her iki olayda da ihmaller diz boyu. Görünen o ki bir şeyleri hep son ana bırakmayı seviyoruz. Yangın merdiveni gibi can kurtaracak önlemleri, ya da depremde bizi ayakta tutacak sağlam kolonları düşünmek hep yarına kalıyor. Ama o yarın geldiğinde, geriye yalnızca keşkelerle dolu hayat hikâyeleri kalıyor. Sonra suçluyu arıyoruz: Müteahhit mi, mühendis mi, belediye mi, turizm bakanı mı?
Aslında mesele sadece kolonlar ya da yangın merdivenleri değil. Bu ihmaller zincirini fark etmek ve kırmak gerekiyor. Bunun için sadece bireylerin değil, yetkili kurum ve kuruluşların da sorumluluk alması şart. İnsan hayatını hiçe saymayan, görevini layıkıyla ve ahlakla yapan bir güven halkası oluşturmak hepimiz için elzem. Yoksa bugün bu acıları konuşuruz, yarın başka bir felaketle yeniden sarsılırız.