Nurten Ağaçbiçer
Şubat ayı geldi…
Evrendeki her şeyin kendine has özelliği olduğu gibi, o da kendine ait özellikleriyle beraber geldi.
Her ne kadar dondurucu soğukları da olsa baharın müjdecisidir o. Soğuktan iliğimiz kemiğimiz donsa da biliyoruz ki hiç şaşmaz bir şekilde işleyen düzen baharı getirecek sonunda. Hem de eşsiz ve mükemmel yapının ahengiyle varlığını hissettirerek. Ne zaman gelmedi ki kışın ardından bahar! Elbet yine gelecek.
Bu muazzam döngüyü barındıran sistemin karşısında, biz fani insanlara huşu ile seyretmek yakışmaz mı? Sevgiyle kabullenmek belki biraz da ibret alarak.
Doğa, en iyi ve güzel öğreten… doğal, sade, basit. İnsanı sıkan, zorlayan yöntemlere bulaşmadan. Gören anlayan için ne çok şey ifade eder. Her zorluğun ardından ferahlık, her bulanmanın ardından aydınlık gelmez mi kışın ortasında baharı müjdeleyen Şubat gibi.
Evren kendi kurgusunda ve kendi kaideleri içinde işleye dururken…bir de bu ayın içinde doğanlar vardır. Kader sel işleyiş gereği bu ayda yeni yaşlarını alanlar. Yaş almanın farklı bakış açılarını keşfeden.
Şubat ayında yaş alanlardan biri olarak, yolculuğun beni ulaştırdığı yerdeki halimden dökülenler;
Yol almak, yaş almak seni bir yerlere taşıdıysa anlarsın. Yaşamın kıymetini, varlığının anlamını daha da bir derinden hissedersin. Her şeyin yerli yerinde yaratıldığını ve başına ne geldiyse sebeplerini anlarsın. Bir zamanlar kabullenemediğin isyan ettiğin şeylerin aslında seni geliştirmek için olduğunun kabulünde olursun. Usulca huzur dolar benliğine. Şükürler çoğalmaya başlar hayatında zamanında fark edemediğin. Daha bir farkında olursun aslında ne kadar muhteşem bir varlık olarak yaratıldığının. O yüzden daha bir anlamlı olur her sabah bu dünyaya gözlerini açışın. İçindeki ses sana fısıldar bu günü son gününmüş gibi özel yaşa, sana verilmiş sonsuz fırsatları yakala. O anın bir daha geri gelmez olduğunun farkındalığı ile nefesini iyice çekersin içine.
Artık eskiden çok sık yaptığın gibi olur olmaz şeylere kafanı takmazsın. Seni üzen, canını acıtan kişileri, olayları; parasını ödemeyen kiracı gibi taşımazsın kafanın içinde.
Bardaktan boşanır gibi yağan yağmurun, mis gibi kokan toprağın, denizin iyot kokusunun, kuşların ötüşlerinin kıymetini daha bir başka derinlikte anlarsın.
Anlarsın yolculuğunun sonuna doğru başka bir aleme geçiş yaptığını. O yere daha bir hazırlıklı gitmek istersin. Yaşam amacımı gerçekleştirmeden gidersem diye daha bir sarılırsın ruhunu geliştirecek olanlara. Alnın ak çıkmak istersin seni yoktan var edenin karşısına.
Daha başka bir anlamlı olur şarkılar, yanında kendini rahat huzurlu hissettiğin insanların varlığı da.
Boşa zaman harcamak istemezsin sana iyi gelmeyen kişilerle bir arada olmayı.
Yalnız olsan bile hissettiğin yalnızlık değil bilakis bütünün bir parçası olduğunun idrakidir. Sahte birlikteliklerden, zoraki bir arada bulunuşlardan, birbirini ilerletmeyen desteklemeyen uyumsuz, sevgisiz ilişkiler yaşayanlardan daha bir özgürsündür.
Kendine ve içinde olduğun aleme daha bir sevecen daha bir şefkatle yaklaşırsın. Dışarıda aradığın her ne ise kendi içinde olduğunu anlarsın. Ve bu keşfin özgürlüğü ile bunu öğrenmenin herkesin hakkı olduğunu düşünürsün.
Sonrasında… Sana ne yetenek verildiyse bunu insanlığa katkı olarak sunmak istersin. Eski bireysel bencilliğine inat bu istek dürtükler durur sahibini.
Ve bazı zamanlar katlanılmaz bulduğun hayat hikayeni anlarsın, daha bir seversin onu. Taşlar daha bir yerine oturur iyi ki gelmişim bu dünyaya dersin.
Bu ayda ve bugün doğanlar iyi ki doğmuşuz… İyi ki varız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.