Hakan Dalay
TÜRK SİNEMA TARİHİNİN YÜZ AKI; HABABAM SINIFI SERİSİ
Değerli Okurlar;
Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri ‘Hababam Sınıfı’ serîsi, edebiyat dünyâsında bir türlü göremediği yoğun ilgiyi, sinema perdesine aktarılmaya başlandığı ilk andan îtibâren misli ile gelen büyük bir îtibâra kavuşarak telâfî etmeyi başarmıştır. Büyük Usta’nın ‘Dolmuş’ dergisinde yazmış olduğu öykülerin bir bölümünü birleştirerek, 1957 yılında kitaplaştırma kararı aldığı efsâne serî; ülkemiz adına unutulmaz bir başyapıtın da doğuşunu sağlamıştır. Romanlar içindeki gerek karakter tahlilleri ve gerekse diyalogların içerdiği özenle seçilen sözcüklerle tamamlanan kaliteli esprileri, sinema filmlerinde olduğu kadar kitapseverler tarafından da kahkahalar eşliğinde tâkîbini mümkün kılmaktadır.
Elbette ki roman okuyucularının çok büyük bir dilimi, önce filmlerini izlemenin vermiş olduğu ön deneyim sâyesinde, kitaptaki karakterleri de doğrudan Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve Tarık Akan gibi duayen oyuncuların tipolojileri ile hayâl etmekledirler. Sinemadaki başarısının, edebiyat sahası içindeki başarısını sağlam bir biçimde gölgelediği gerçeğinin herkesçe kabûl gördüğünü belirttikten sonra; her anlamda, bu büyük başarının arkasındaki, insanları cezbeden ve yüz kez izlese yüz birinciye hayır demeyecek raddede bir bağımlılık yaratan sırrın ne olduğunu sorgulatıyor zihinlere…
Sâhî, nedir bu perde arkasında yer alan câzibenin asıl nedeni? Salt çok komik olması mı, toplumun her kesimine hitâp ederken herkesten bir şeyler taşıması mı, yaşanan olaylarının en azından bir kısmının herkesin başından geçmesi ya da geçmesinin muhtemel olması mı, yoksa bunların hepsi ve daha sayılamayacak kadar çok faktörün de tüm bunlara dâhil olması mı? Herkes için farklı bir anlam ifâde eden, her bir birey için bir karakterin kendi gözü önünde yer aldığı (İnek Şaban dışında; O, herkesin en gözdesi), herkesin belki de her seferinde kendine başka bir olayı yakın bulduğu, toplumsal bir harmoni şöleni olması; aslında kendi coğrafyası da son derece mozaik bir yapıya sâhip olan Anadolu insanı için pek de şaşırtıcı olmamalıdır. Yâni, bu müthiş başarının ardında yatan sayısız faktörün başrolünde; toplumsal yapıyı iyi kavrayıp analizlerini bu doğrultuda yapan ve ortaya da buna uygun bir modelde iş çıkarmış bulunan bir anlayış olmalıdır.
Her hâlükârda, kendi yaşlansa da hem romanları hem de filmleri hep genç kalan; ilkokul seviyesine eren çocuklar tarafından keşfedilip yaşamları boyunca da her defâsında keyif ile tâkip edilen Hababam Sınıfı, Türk halkının gönüllerini kalıcı olarak fethetmiştir diyebiliriz.
Esen kalın…
Sefa Yapıcıoğlu