Eylül Ayça Karakuş
PAYINA DÜŞEN TEK ŞEY, SENİ SEVDİĞİM OLACAK
Seninle bir araya geldiğim her gün; yeniden varoluş, yeniden doğuş...
Annemden miras kalan değerli yaka iğnesini sakladığım gibi saklıyorum seninle yaşadığım ilklerin anısını. Gönlüme sır perdesi çekiyorum. O perdenin bir ucunada yaka iğnesini özenle takıyorum.
Ilkleri yaşadıkça sona gelmekten korkuyorum.
Yaşadıkça yaşlanmaktan, sen de yaşanılacak bir heyecan kalmamasından çekiniyorum.
Gizemli bir kadın olduğumun dedikoduları yapılır. Güler geçerim ben bu dedikodulara. Bilmeniz gerekeni bilin yeterli diyerek konuyu kapattığım çok açık mevzular olmuştur, yuvarlak masalarda.
Lakin, söz konusu sen olunca gizemli bir kadın hallerim olmadı hiç bir zaman sana. Neysem o oldum daima. Şeffaf, doğal, samimi ve en yalın halimle...
Hatta çok fazlası, akıl almaz hallerimi yaşadım seninle. Bugün bir tarih daha eklendi, yasaklarla ihlal edilmiş sevdamızın boynu bükük sayfalar günlüğüne...
Ne zaman bir ilki yaşasam dizlerinin dibinde o an oracıkta ölesim geliyor.
Hani ola ki ölsem, göz yaşları içinde toprağı üzerime ilk sen atacakmışsın gibi. İlk duamı sen okuyacak, kabrimden giderken geriye dönüp bakan ilk kişi sen olacakmışsın gibi.
Birbirini seven iki kişinin ilkleri nasıl olur bilmiyorum ama bizim ilklerimiz hüzün yüklü oluyor.
Nasıl anlatılır ki?
Mesela, sensiz uyandığım sabahlara güneşten önce kasvet doğuyor yanıbaşımdaki yastığa.
Bir kor ateş ki cigerlerimi delip geçiyor.
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi derler ya hani büyüklerimiz...
Kırk yılımı geride bırakacak kadar büyümedim ama ömrüme seni kırk yıl misafir etmek için gönlümü büyüttüm sevdiğim.
Bunca laf kalabalığın arasında payına düşecek olan tek bir cümle var.
"Seni seviyorum adam..."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.