Türkiye Avrupa'nın bekçisi değil!

İyi ilişkiler bir yere kadar.

İyi dostluk bir yere kadar.

İyi düşünmekte bir yere kadar.

Türkiye'nin evrensel insan hakları konusunda sorumluluklarını anlatan bilgiç insanlara sormak gerekiyor, o bilgiç insanların evrensel insan haklarıyla ilgili sorumsuzlukları nereden geliyor?

Ukrayna'da milyonlarca insan Avrupa'nın değişik ülkelerinde savaştan kaçan sığınmacılar olarak bulunmalarından rahatsız olmayan Avrupa ülkeleri, ayın şekilde ülkelerinde ekonomik, siyasi savaştan dolayı kaçmak, çoluk, çocuğuna insanca yaşama imkanı sunabilmek için ülkelerine kaçan Asyalı, Orta Doğulu, Afrikalı insanları istememeyi hangi kriterlerle savunuyorlar?

Konu evrensel insan hakları olunca mangalda kül bırakmayan bazı bilgiçler, Avrupa'nın Filistin'de binlerce sivil kadın ve çocuğun öldürülmesini hangi kriterlerle savunuyorlar?

Evrensel kelimesini, insan hakları kelimesini, hangi filtrelerden geçirerek, 'Bize göre', 'Siz göre', 'Ona göre', 'Şuna göre' diye sınıflandırabiliyorlar?

İyi koşabilecekse, iyi yüzebilecekse, iyi topa vurabilecekse, iyi atlayabilecekse, iyi atabilecekse iyi vs. yapabilecekse Fransız, Alman, İngiliz, Hollandalı vs olabilen, oldurabilen Avrupa, evrensel insan hakları beyannamesinin hangi maddesine 'İşimize yaramazsa bizim açımızdan insan bile olamaz' maddesini eklemiş de haberimiz yok.

Hele ki can dostlarımız hayvanların bizlerle birlikte yaşama hakkı olduğunu savunanlar ki, sonuna kadar destekliyorum, hangi kriterlerinde insanların, çocukların, kadınların öyle veya böyle nedenle yaşam haklarının ellerinden alınmasına karşı 'Bizi ilgilendirmez', 'Beni ilgilendirmez' diyebiliyor?

Sakın coğrafi özelliklerden, etnik kökenden, siyasi düşünce, eğitim ve gelir düzeyinden giriş yaparak, ayrıştırma yaparak savunma yapmaya kalkmayın!

Ardan'ın Posof İlçesi'nde katledilen bir hayvan için İzmir'den verdiğiniz tepkiyi yutkunmak zorunda kalırsınız.

Evrensel insan haklarının bir duvara asalım, herkesin işine geldiği şekilde davrandığını, hareket ettiğini küçük beynimizle hep beraber kabul edelim.

Buradan özetle:

Türkiye Avrupa'nın bekçisi değildir!

Dünya'da barışı, yaşama hakkının, evrenselliği her zaman destekler ama kimsenin savaşında, kimsenin şartlarında, kimsenin coğrafyasında değil!

Bu tarihten sonra kimse Türkiye'ye devşirdiği, evşirdiği insanları kullanarak güç gösterisinde bulunamaz.

Bu tarihten sonra kimse Türkiye'ye sömürdüğü, sindirdiği ülkelerin güçlerini kullanarak güç gösterisinde bulanamaz.

Bulanmak için o küçük beyinlerini yorarken, bundan 50 yıl, 100 yıl sonra ülkelerinde kimlerin söz sahibi, kimlerin hak sahibi, kimlerin Avrupalı olduğu tartışmalarının, çatışmalarının yaşanacağını düşünmelerinde fayda var.

Afrika kökenli Fransızlar, Afrika kökenli İngilizler, Afrika kökenli Hollandalılar vs. köklerinin Avrupa'da olmadığını, köklerinin Afrika'da kurutulduğunu, koparıldığını gayet iyi biliyorlar.

100 yıl sonra babasının, babasının, babasının Avrupa'ya neden geldiğini, nasıl geldiğini sorgulayan siyah tenli, beyaz dişli çocuk bunun kitabını yazacak, hesabını da yapacaktır.

İşte o zaman evrensel insan hakları da, hukuk da bu hesabı kapatmaya yetmeyecektir.

Vesselam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.