Korona virüs dedik durduk.

Koca koca bilim adamlarının bir araya geldiği kurullar oluşturduk,  bakanlar,  başkanlar, bütün sağlık personeli seferber oldu, salgın haline gelen virüsle ilgili çalıştılar durdular.

Biz vatandaşlardan da hastalanmamız için, ölmememiz için, ölmesek de bulaştırmamız için üç basit şey istediler.

Maskenizi takın.

Mesafenizi koruyun.

Temizliğinize dikkat edin.

‘Gerisini biz hallederiz’ demediler sadece bunlara dikkat etmeyenlerin sayısı çoğalırsa,  salgınla mücadelede yenilgiye uğrarız dediler.

Nitekim günlük vaka ve ölüm sayısı artınca da, virüse karşı ikinci yenilgi de başlamış oldu.

Yasaklar arka arkaya, her bilim kurulu toplantısı sonrası bilim adamlarının önerileri üzerine idareciler tarafından alınmaya başlandı.

Hafta içi yasaklarına, hafta sonu tam gün yasakları, mesafeli ortamlara tam kapatmalı haller eklendi.
İzmir Valiliği tarafından iki haftalık yasak da, yüzde 25 oranında salgında azalma olduğu ise kayıtlara girdi.

Karşılaştırmalı matematik sonuçları gösterdi ki,  insan olarak bizim basit tedbirlere uymayarak salgının sayısını yükselttik, idarecilerin koyduğu kısıtlamalara uymak zorunda kalarak da düşmesine kısıtlanarak neden olduk.

Sonuç olarak, kendi kendimize dikkat edemediğimiz için bedelini hep birlikte evimizden çıkamayarak ödüyoruz.

Daha beterini öder miyiz?

Aşı uygulaması başlamazsa, salgınla dur diyecek bir tıbbı gelişme olmazsa, maske, mesafe ve temizliğe dikkat etmezsek evet.

Sen dikkat etmezsen, dikkat ederek kısıtlıma koyan birisi olur!