Yazın kalp krizi riski artıyor mu?
Aşırı sıcak havanın kalp sağlığı üzerine etkisini inceleyen 27 ülkeyi kapsayan bir çalışmada; aşırı sıcakların kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm oranında yüzde 2 ila 9 arasında artış oluşturduğu gösterildi.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Haldun Akgöz, yaz aylarında vücutta sıvı kaybı olduğunda kalbin daha fazla çalışmak zorunda kaldığına işaret ederek, “Terleme ve ciltteki kan dolaşımı, vücut ısısını sabit tutan en önemli mekanizmaları oluşturuyor. Cildi besleyen damarlar sıcakta genişleyerek vücuttaki ısı kaybını sağlamaya çalışıyor. Terleme yoluyla da ciltteki su buharlaşırken, vücut ısısı düşüyor. Ancak bu koruyucu mekanizma aşırı çalıştığında vücutta sıvı ve elektrolit kaybı oluşuyor. Bunun sonucunda vücutta oluşan çeşitli mekanizmalar nedeniyle ani tansiyon yükselmeleri ile ciddi kalp–damar sorunları gelişebiliyor. Dolayısıyla kalbimizi yormamak için yaz aylarında özellikle su olmak üzere bolca sıvı tüketmeliyiz” dedi. Akgöz, yaz aylarında aşırı sıcaklara karşı dikkat etmeniz gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!
"GÜNDE EN AZ 2.5-3 LİTRE SIVI TÜKETİN!"
Vücudun susuz kalması sonucu gelişen tuz ve elektrolit kaybıyla birlikte kanın pıhtılaşma oranındaki artış nedeniyle kalp krizleri yaz mevsiminde daha sık görülüyor. Prof. Dr. Haldun Akgöz, bu nedenle kalp hastalarının yaz aylarında bol su tüketmeleri gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle aşırı sıcaklarda terlemeyle oluşan sıvı kaybının yerine konulması için sıcaklığın en fazla olduğu 11.00-15.00 saatleri arasında, günlük tüketime ek olarak 2-3 bardak su içmeyi ihmal etmemek gerekiyor. Kişinin kilosuna göre değişmekle birlikte, yaz aylarında 2,5-3 litre sıvı tüketilmesi gerekiyor. Ancak sıvı alımının kısıtlandığı ağır kalp yetersizliği veya böbrek yetersizliği gibi bir durum varsa, alınacak olan sıvı miktarı için hastanın kendisini takip eden doktorunun görüşünü alması gerekiyor” dedi.
"BU SAATLER ARASINDA SOKAĞA ÇIKMAYIN!"
Akgöz, "Kalp ve damar hastalarının vücutları sıcaklığın ani yükselmelerine karşı daha hassas oluyorlar. Bu nedenle sıcaklardan korunmanız ve güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmamanız çok önemli. Zorunlu değilseniz, güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında dışarıya çıkmayın. Bulunduğunuz ortamdaki ısının 24-25 derece arasında olmasına dikkat edin" diye konuştu.
"SPOR İÇİN SERİN ZAMANI TERCİH EDİN"
Egzersizin her mevsim sağlığımız üzerinde önemli bir role sahip olduğunu belirten Akgöz, "Ancak fayda yerine zarar vermemesi için bazı kurallara uymak şart. Yaz aylarında dikkat etmeniz gereken önemli kurallardan biri ise egzersizin zamanlamasını sabah erken saatlerde ya da akşam geç saatlerde olacak şekilde planlamanız. Güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında, aşırı terlemeye yol açarak kalbi yoracağı için açık havada spor yapmayın. Ayrıca yaz aylarında açık hava yerine spor salonlarını tercih etmenizde fayda var. Eğer dışarıda spor yapmanız gerekiyorsa süreyi 90 dakikayla kısıtlamalı, tempoyu yavaş yavaş arttırmalı ve bol sıvı tüketmelisiniz. Suyla beraber tuz kaybı da olacağı için mineral yönünden zengin ve şekersiz sporcu içeceklerini tercih edebilirsiniz" ifadelerini kullandı.
"DENİZE TOK KARNINA GİRMEYİN"
"Kalp hastalığınız varsa, denize girerken güneş ışınlarının daha az şiddetli olduğu sabah veya akşamüstü saatlerini tercih edin ki vücudunuz fazla yorulmasın" diyen Akgöz, "Ayrıca kan dolaşımının büyük kısmı yemekten hemen sonra sindirim sistemine yönlendiği için bazı organlara giden kan miktarı da azalıyor. Bu değişim ani gelişebilen tıbbi problemlerin boyutunu arttırabiliyor. Kas dokusuna giden kan akımının azalmasına bağlı kaslarda kramplar ve yorgunluk gözlenebiliyor. Dolayısıyla aç karnına veya yemekten en az 2-3 saat sonra yüzmenizde fayda var" dedi.
"DENİZE VÜCUDUNUZU SUYA ALIŞTIRARAK GİRİN"
Aşırı soğuk suyun damarlarda büzülmeye neden olarak koroner spazm riskini artırdığını ve hipertansiyonu tetikleyebildiğini söyleyen Akgöz, "Su sıcaklığının makul olmadığı durumlarda denize ya da havuza girmekten kaçının. Ayrıca aşırı sıcakta kaldığınızda aniden deniz ya da havuza atlamayın, vücudunuzu suya yavaş yavaş alıştırmaya dikkat edin. Bunların yanı sıra soğuk duştan kaçınmanız da kalp sağlığınız için önem taşıyor" şeklinde konuştu.
"İLAÇLARINIZIN DOZ AYARI ÇOK ÖNEMLİ!"
"Kalp damar hastalığı veya kalp yetmezliği gibi sağlık problemleriniz varsa, tatile çıkmadan önce mutlaka doktorunuzla görüşerek ilaç dozlarının ayarlanmasını sağlayın" diye konuşan Akgöz, "Sıcaklarda damarlar daha fazla genişlediği için bazı tansiyon ilaçlarının bacaklarda ödem yapıcı etkisi artabiliyor" dedi.
Akgöz, bu hastalarda ayak sırtı, bilekler ve bilek üstü bölgelerde ödem riskinin yükseldiğine işaret ederek, “Böyle durumlarda tuz alımı biraz daha kısıtlanıp, ayaklar istirahat halindeyken hafif yükseltilerek ödemin önüne geçilebiliyor. Eğer koroner kalp hastalığı nedeniyle nitrat tipi bir ilaç veya nitrat spreyleri kullanılıyorsa, dikkatli olmak gerekiyor. Zira nitratlar damarları hızla genişlettikleri için tansiyonu düşürüyor. Bu durum sıcakta sıvı kaybıyla birlikte olursa bayılmaya (senkop) bile yol açabiliyor. Özellikle idrar söktürücü ilaçlar kullanan hastaların ilaç dozlarının aşırı sıcak havalarda azaltılması gerekebiliyor. Çünkü idrar söktürücü ilaçlar nedeniyle gelişen aşırı sıvı kaybı tansiyon düşüklüğü ve buna bağlı bayılmalara neden olabiliyor. Ayrıca doktor önerisi olmadan kesilen ilaçlar aşırı tansiyon yükselmesi sonucunda kalp kriziyle sonlanabiliyor" dedi.
"SİNDİRİMİ KOLAY BESİNLER TÜKETİN"
Yemek sonrasında dolaşımdaki kanın önemli bir miktarının sindirim sistemiyle ilgili organların kanlanması için kullanıldığını belirten Akgöz, "Bu nedenle kan dolaşımının cilde yönlendirilmesi için sindirimi kolay besinler tüketilmesi gerekiyor. Sindirim sistemini yormamak için sık sık ve az miktarda yemek yemeli, yine sıvı kaybını azaltmak için sulu besinleri tercih etmelisiniz. Az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri, zeytinyağı, ayçiçek ve mısır özü yağı gibi bitkisel yağları tercih edin. Günlük 3-4 porsiyon çeşitli taze sebze ve meyve tüketmeniz de önem taşıyor. Bunların yanı sıra soğuk olarak hazırlanan ve tüketilen çorbalar da vücut ısısının düşürülmesine katkıda bulunabiliyor. Pişirme usulü olarak da haşlama, buğulama ve ızgara yöntemlerini tercih etmelisiniz. Mercimek, nohut, kuru fasulye gibi kuru baklagiller de mutlaka sofrada olması gereken besinler arasında yer alıyor. Ayrıca yaz aylarında salatalar ve zeytinyağlı sebzeler gibi soğuk yemekleri tüketmenizde fayda var" ifadelerini kullandı.
"ANİ SICAK – SOĞUK DEĞİŞİMİNDEN KAÇININ!"
Yaz aylarında ani sıcak - soğuk hava değişiminden kaçınılması gerektiğini ifade eden Akgöz, "Sıcak ortamda bulunduysanız aniden aşırı soğuk bir ortama girmeyin. Zira, damarlarda oluşan ani büzülme kan basıncında oynamaya yol açabiliyor ve kalp ritmini hızlandırabiliyor. Yine klimaya doğrudan maruz kalmamanız ve klimanızın filtrelerini düzenli yenilemeniz de dikkat etmeniz gereken bir başka önemli kural. Bunun nedeni ise gelişebilecek olan bir enfeksiyonun ritim bozukluğu veya kalp yetmezliği gibi sorunların şiddetini artırabilmesi" şeklinde konuştu.
"TERLETMEYEN KIYAFETLERİ TERCİH EDİN"
Vücutta terleme yoluyla su kaybı yaşandığı için evde, özellikle de dışarıya çıkarken pamuklu gibi ter emen ve hava geçirgenliği fazla olan hafif kumaşlardan oluşan rahat kıyafetlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Akgöz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayaklarımızın en çok terleyen bölgeler olması nedeniyle nemden koruyan, hava alan, hafif ve rahat tabanlı ayakkabılar kullanın. Şapka ve gözlük takmanız da sizi güneşin zararlı ışınlarından koruyacaktır.
"KAFEİNLİ İÇECEKLER VE SODA TÜKETİMİNE DİKKAT!"
İdrar söktürücü özelliği nedeniyle kafein içeren kahve ve çay gibi içecekler vücutta sıvı kaybını artırarak dehidratasyon oluşumunu hızlandırıyorlar. Bunların yanı sıra sodanın içinde bulunan sodyum (tuz) da vücudumuzda daha fazla sıvı tutulmasına neden olarak kan basıncını yükseltebiliyor. Yaz aylarında kafeinli içecekler ile sodadan kaçının. Bu tür sıvılar yerine su veya ayran gibi doğal ürünleri tercih edin. Ayrıca soda ve maden suyu tüketimini de minimum düzeyde tutun. Zira aşırı tüketilen bu içecekler kan basıncını yükseltmesinin yanı sıra kalp yetmezliğinin gelişmesine ya da ağırlaşmasına yol açabiliyor. Şekerli, gazlı ve alkollü içecekleri de özellikle öğlen saatlerinde tüketmemeniz gerekiyor. Bunun nedeni, özellikle alkolün sıvı kaybını arttırması.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.