Filiz Alp
Yüreklerin kirlenmediği güzel insanlar...
Bizler, sabahları yumurtalı ekmek ve sucuk kokan, sobalı evlerin şefkatiyle uyanan kusaklardik...Önceden çayi demlenmiş, yumurtalari haşlanmış, tatlı ve hoş sabahlari kutsal bilen kusaklardik... Çünkü eskiden hafta sonu kahvaltılari demek ,ailenin aynı masada, gelmişten, geçmişten sohbet etmesi demekti... Bu sohbetlerde insanlar kah güler kah aglardi... Saatlerce sürerdi kahvaltılar... Birkaç kez demlenen çaylar... O zamanlarin sofralarında, yazdan yapılmış vişne ve kaysı reçeleri, çemen ve sucuk... Sadece hafta sonlarının misafiri, tadı halen damaklarımızda kalan sucuklar...
Herkes masada yerini aldı mı , sucuklar, masanın tam ortasına kurulurdu... yağına ekmek bandirilarak yenilen sucuklar... tadı ve lezzeti olan sofralar... kimseler hemen koşup simit , poğaça almanın telaşına düşmezdi , alınan taze somun veya pideydi...bir törene dönen hafta sonu kahvaltıları...
Tek çeşit peynir ve zeytinin olduğu zengin sofralar... Yüreklerin kirlenmedigi güzel insanlar... Böyle sofralarda büyüyen kuşaklar ne şansliymis da... Peki bu zamanlarda insanlar ne yaşıyor?
Elinde bir simit ,bir dilim peynirle kahvaltı yapıyor, ofiste ,okulda.. insanlar evde kahvaltı yapmayı unuttu, çayı yarım bırakıp giden yok ,son lokmayı otobüs beklerken agizda gevelemenin heyecanı yok... annelerin ,iki lokma daha ye,diye serzenişleri yok..neden mi ?biraz daha uyuyayım ,son dakika yetişirim telaşından veya dışardan bir şeyler alirim düşüncesinden.. ..ne oldu peki bize?biz evde kahvaltı yapma alışkanlığımizi kaybeden bir toplum olduk..Ayak üstü atıştırmalarin cazibesine kapıldık...
Hep bir şeylere yetişme telaşında olduk..ama bir şeylere de yine geç kaldık..adına ,modern yaşam dedikleri bu yaşam hepimize de cazip geldi ...Ama bizden götürdüklerinin farkına da hiçbirimiz varmadik , vardığımizda da iş işten geçmişti...kim ne derse desin ben ,hayatın siyah ve beyaz olduğu zamanları özlüyorum.. tek kanali olan , ailece karşına geçip TV. izledigimiz günleri .. aynı tabağa kaşık salladigimiz, aynı bardaktan su içtiğimiz o günleri özlüyorum...ne gariptir ki kime de kulak verirseniz herkeste bir özlem ,bir burukluk ..
Geçmişe dönme isteği..ne var ki yapacak bir şey yok.. zamanlar ve insanlar son hızla değişiyor, geçmiş de aní olarak zihnimizde yerini hep koruyacak.. Ve biz de şairin dediği ile kalacağız.."bu çağdan etimle, kemiğimle nefret ettim."....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.